Makalede Rasulullah döneminden başlayıp, Halife Ömer zamanında müesseseleşen, XX. yüzyıla kadar tüm Müslüman ülkelerde devam eden ve bir anlamda Emri bi’l-Ma’rûf Nehyi ani’l-Münker uygulamalarının bir göstergesi olan “Hisbe” kurumu incelenmiştir. Gerek tarihi süreç içinde yaşadığı değişiklikler, gerek hukukî statüsü, gerek uygulama koşul ve mahiyetleri ve son olarak da günümüzde bu kurumsal yapıya denk düşen müesseselerle benzerlik yönleri ve ilişkileri irdelenmiştir. Söz gelimi Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Standardları Enstitüsü iki temsili kurum olarak örneklemdirilmiştir. İnsanların özelde Müslümanların, yapılan işin kalite ve şartlarına önem vermenin erdemine ulaşmış bir ideali fikri planda yakalama şiarında oldukları sonucuna ulaşılmış, en azından bu şiarı gerçekleştirmeye çalışanların, gerçekleştirenlerin uzun vadede ayakta kalabileceklerinin önemi belirtilmiştir. Allah’ın insanlara zulmedici olmadığı, çoğu kötülüklerin insanların kendi edimleri dolayısıyla gerçekleştiği gerekçelendirmesiyle, insan temelli sorunların yine insan odaklı ortak aklın kullanılmasıyla çözülebileceği, dolayısıyla bilim ve akl-ı selimin tüm insanlık için ulaşılması gereken bir ileri medeniyet ülküsü olduğu ve bu ülkünün bir kere ulaşılıp durulan bir hedef olmadığı sonucuna varılmıştır.
Prof. Dr. Ahmet AKBULUT Prof. Dr. Mahmut AY
In the article, the institute of “Hisbe”, an indicator of implementations of Commanding Right and Forbidding Wrong which began in the period of Rasulullah, institutionalized in the era of Caliph Ömer, continued in all the Muslim countries until the century of XX has been examined. The changes it experienced during the historical period, as well as its legal status, the conditions, and natures of implementations, and finally the similarities and relations with the institutions, which corresponds to this institution today, were addressed. For instance, the Presidency of Religious Affairs and the Turkish Standard Institution were sampled as two representative institutions. It has been concluded that people, specific to Muslims, have intended to acquire an ideal at the mental level of reaching the virtue of caring about the qualities and conditions of the work done, the importance of capability of standing in the long run of the people at least trying to realize this intention or achieved this, was expressed. Justifying that Allah does not crush the human, many badnesses are realized because of humans’ own acts, it was concluded that human-sourced problems can be solved by using human-focused common sense, thus science and good sense are an advanced civilization ideal that should be reached for all humankind and this ideal is not such an ideal to stop after reached.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Submission Date | October 28, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 11 Issue: 2 |
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.