Bu çalışma, 11 Eylül sonrasında Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan
arasındaki askeri ilişkileri analiz ederek, Washington yönetiminin bu ilişkileri nasıl
meşrulaştırdığını ele almaktadır. Özellikle Soğuk Savaş döneminden itibaren artarak
devam eden ikili askeri ilişkileri, El-Kaide tarafından gerçekleştirilen 11 Eylül terör
saldırıları sonrasında Amerikan Kongresi’ne ve toplumuna kabul ettirmek Washington
yönetimi için oldukça zor olmuştur. Zira Amerikan toplumu saldırıların yanı sıra, ABD
ve Suudi Arabistan arasındaki yönetim biçimi ile sosyo-kültürel özelliklerdeki derin
farklılıklar sebebiyle Riyad yönetimi ile sürdürülen askeri ittifakı sıkça eleştirmiştir.
Dolayısıyla ABD’nin bu ilişkileri meşru bir zeminde açıklaması gerek kamuoyu gerekse
Kongre desteğini alabilmesi açısından elzemdir. Çalışma boyunca, Washington
yönetiminin inşa ettiği tehdit söylemleri ve ikna süreçleri Kopenhag Okulu’nun
güvenlikleştirme teorisi bağlamında ele alınmıştır. 11 Eylül sonrasındaki askeri ilişkiler,
George W. Bush ve Barack Obama dönemleri olmak üzere iki dönem altında analiz
edilmiş olup, her iki dönemde kurgulanan güvenlikleştirme çabaları askeri söylemler
ve anlaşmalar üzerinden incelenmiştir. Başkan G.W. Bush döneminde “terör tehdidi”
söylemi ile Ortadoğu bölgesine askeri harekâtlar düzenlenmiş, Suudi Arabistan
yönetimi bu operasyonların çoğunda askeri müttefik olarak yer almıştır. Amerikan
kamuoyundan bu müttefikliğe gösterilen olumsuz tepkiler ise Başkan Bush ve ekibi
tarafından başarılı bir şekilde inşa edilen terör tehdidi söylemleri ile çoğunlukla etkisiz
hale getirilmiştir. Bu dönemde Afganistan işgali başarılı güvenlikleştirmeler arasında yer
almasına rağmen, Irak işgaline dair kurulan tehdit söylemlerinde ancak kısmi başarıdan
söz edilebilir. Başkan Obama dönemine gelindiğinde ise Suudi Arabistan ile olan askeri
ilişkiler yoğunluğunu korumuş ancak Amerikan kamuoyuna tehdit söylemlerinin kabul
ettirilmesi süreci oldukça zorlu geçmiştir. Başkan Obama, ‘Arkadan Liderlik’ politikasına
ve bunun gereği terör örgütlerine karşı mücadelede ve ‘askeri müdahalede bulunmama’
konusunda destek almıştır. Ancak bu politikaları izlerken Suudi Arabistan’la müttefikliği
sürdürmesi özellikle 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenler arasında Suudi kökenlilerin
olması, Riyad yönetiminin El Kaide’yi finanse etmekle suçlanması gibi sebeplerle pek
çok defa sorgulanmıştır. Buna karşılık, gerek Başkan G.W. Bush gerekse Başkan Obama
yönetimlerince, ABD’ye karşı “varoluşsal tehditler”sebebiyle bir güvenlik açığı olduğu
söylemleri inşa edilmiş ve Suudi Arabistan ile var olan askeri birlikteliğin zorunluluğu bu
çerçevede vurgulanmıştır. Çalışmada, ABD ve Suudi Arabistan arasındaki tüm farklılıklara
ve 11 Eylül saldırılarının doğurduğu gergin ortama rağmen iki ülke arasındaki askeri
ilişkilerin destek bularak sürdüğü sonucuna ulaşılmıştır. Siyasi yönetimlerce inşa edilen
tehdit söylemleri Amerikan kamuoyu ve Kongresi’nce çoğunlukla kabul görmüş; Riyad
yönetimiyle askeri ilişkiler önceki yıllara kıyasla 11 Eylül sonrasında artarak devam
etmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles / Articles |
Authors | |
Publication Date | June 28, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 43 Issue: 2 |