Sosyal bilimlerin en önemli çıkmazlarından birisi metodolojiye dair yaklaşımlar ve çalışma konularına bakma biçimleridir. Bu yaklaşım ve kurgulama biçimleri geleneksel olan eğilimler ve yeni tartışmalar arasında sürekli bir gerilime neden olur. Sosyal bilimler, üzerine odaklandığı alanın dinamik ve değişken olan özellikleri nedeniyle zorunlu olarak yeni çalışmalara ve eğilimlere odaklanmak zorundadır. Bu çalışmanın amacı sosyal bilimlerdeki geleneksel yaklaşımların eleştirisine dayanan ve bu eleştiriden hareketle yeni metodolojik yaklaşımların tartışılmasıdır. Özellikle pozitivist yaklaşımın bütüncü, indirgemeci, düalist ve determinist anlayışı eleştirilerek, varlığın çoklu ve tekil yönü vurgulanmaya çalışılmıştır. Sonrasında hümanizm ve insan-merkezcilik karşıtı bir anlayışla insan ve insan-olmayanı gündemine taşıyan İnsan Sonrası (Post Human) durum ekseninde ‘eleştirel disiplinerlik’ kavramı üzerine odaklanılmıştır. Bu doğrultuda belirginleşen teorik tartışma ve kavramlar, metodolojinin odağındaki nesneye bakışı ve bakma biçimlerini yerinden ederek yeni güzergahlar önerme çabasındadır. Varlığı yeni kavramlarla düşünmek ve anlamaya çalışmak, varlığın yeni bağlantılarını ve özelliklerini ortaya koyma fırsatı sunar. Bu bakış açısı ise daha fazla tekillikleri ve çoklukları düşünme ve açığa çıkarma imkânı sunar. Çünkü her şey sonsuz bir oluş halindedir. Yeni yaklaşım ve bakış açılarının odağında yer alan “tekillik, deneyim ve oluş” kavramlarına dayanan bir anlama çabası, maddenin bu yönüne dikkat çekme çabasındadır. Bu güzergahta önemli bir dönüm noktası olan ve maddeyi ve maddeye bakışı yeniden tanımlayan ‘yeni materyalizm’ kavramı ve ‘minör bilim’ anlayışı etrafında oluşan düşünsel yaklaşımlar üzerinde durulmuştur. Böylece varlığa ve insana olan değişen bakış açıları sorgulanmış ve sosyal bilimlerin nasıl bir değişim içinde olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tüm bu tartışmalar maddenin kendi içkin özelliğine vurgu yaparak, bu içkinliğin sahip olduğu dinamizm ve diğer varlıklarla olan dönüştürücü ilişkisi üzerine yoğunlaşır. Türler arası yakınlaşmalar ve dayanışma anlayışı, sosyal bilimlerin disiplinler arası çalışmalara olan ihtiyacını ortaya koyar. Böylece tüm kavramsal ve teorik tartışmalar, insanın insan-olmayan karşısındaki konumunu yeniden düşünmesini gerektirir. Bu düşünce biçimi ise yeni bakış ve anlayış yollarına, yeni metodolojik güzergahlara ihtiyaç duyar. Bu çalışmada yapılmaya çalışılan, yeni metodolojik tartışmalara ve uygulamalara giden yolların izini sürme çabasıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | March 14, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 46 Issue: 1 |