Gelişen dünya ve teknolojik yeniliklerden mimarlıkta büyük oranda etkilenmiş ve yeni bir akım olarak karşımıza çıkmıştır. Çoğu mimari akımda olduğu gibi high-tech mimarlıkta da geçmişle olan bağdan kaçınılmaya çalışılmıştır. Bu akımın etkisiyle oluşturulan yapılarda en genel yapı malzemesi olarak çelik, cam ve beton görülmektedir. High-tech mimarlıkta kullanılan malzemeler, akım geliştikçe bu durumdan etkilenerek gelişimlerini sürdürmüşlerdir. Bazen strüktürün dış cepheye yansımasıyla bazen de mekânlarda görünen strüktürle high-tech mimarlıkta saydamlık ön planda olmuştur. Gün geçtikçe high-tech yapıların tanımlanmasında değişimler gözlenmiştir. Bu çalışma ile high-tech mimarlığın geçmişi 18. yy’dan itibaren incelenerek tanımda yaşanan değişimler ortaya konmuştur. 21. yy fütüristik sineması üzerinden high-tech mimarinin geleceği araştırılmıştır.
High-tech architecture is a postmodern architectural movement that began in the 1960s and continues today. It has been heavily influenced by the changing world and technological innovations in architecture and has become a new trend. Like most architectural movements, high-tech architecture has tried to avoid associations with the past. Steel, glass and concrete are seen as the most common building materials in the structures that have been created under the effect of this trend. As the movement evolved, the materials used in high-tech architecture have also been devolved under its influence. Transparency has come to the forefront in high-tech architecture, sometimes by explosion of the structure to the ecterior and sometimes by making it visible in interior. Hence, the definition of high-tech structure has changed day by day. This paper intends to study the history of high-tech architecture since the 18th century and to reveal the changes in definition. The future of high-tech architecture was examined through futuristic cinema of the 21st century.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Architecture |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 7 Issue: 2 |