Bektaşi”, “Alevi” veya “Kızılbaş” tabirleri genellikle Sünni inancın dışında bulunan topluluklar için kullanılmıştır. Osmanlı Devleti’nin özellikle Kızılbaşlığı(Aleviliği) kendine özgü bir inanç sistemi veya resmî bir mezhep olarak tanımadığını Osmanlı arşivinde bulunan mevcut belgelerde görmekteyiz. Özellikle sünni inancın dışındaki Alevi topluluk için, “Kızılbaş” veya “Rafizi” tabiri kullanılmıştır. Şah İsmail’in hayatını kaybetmesi neticesinde Anadolu’da yaşayan Kızılbaşlar İran’dan gerekli desteği bulamamışlardır. Safevi Devleti’nin yıkılarak hanedanın ortadan kalkması sonucu artık Kızılbaşların İran’la aralarında bir bağlantı kalmamıştır. Osmanlı Devleti de bu süreçte Kızılbaşları Bektaşi potası içerisinde eritme yönünde bir politika takip ederek Pirevinde (Hacı Bektaş Veli Tekkesi) 17. Yüzyılın başlarında postta oturan Çelebi’ye Bektaşi tekkelerinde tekkenişini belirleme yetkisini vermiştir. II.Abdülhamid döneminden itibaren Kızılbaş(Alevi) köylerin bulunduğu bölgelere medreseler açılmaya ve buralara dini öğretecek hocalar gönderilmeye başlanmıştı. Osmanlı Devleti Kızılbaş(Alevi) taifeyi İslam dışı kabul etmediği halde, onların inançlarını “batıl” olarak nitelendirmiş ve Akl-ı selim hocalar olarak nitelendirilen kimseleri bölgeye göndererek onları bu batıl inançlarından döndürmeyi hedeflemiştir.
Hacı Bektaş Veli Tekkesi Kızılbaş-Alevi Osmanlı Devleti Hacı Bektaş Veli Tekkesi, Kızılbaş-Alevi, Osmanlı Devleti
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 22, 2021 |
Publication Date | December 22, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: Hacı Bektaş Veli Özel Sayısı |