Bu çalışmanın amacı Marx, Keynes ve Schumpeter’in iktisadi krizlerle ilgili
görüşlerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Klasik iktisat yaklaşımına
göre serbest piyasa ekonomisi istikrarlı ve her zaman kendiliğinden dengeye
ulaşan bir sistemdir. Özellikle Say
Yasası, iktisat teorisinin en tartışmalı ilkelerinden biri olmasına karşın
krizler konusunda Klasik geleneğin temel dayanağı olmuştur. Klasik teoriyi
ayrıntılı ve sistematik bir şekilde eleştiren ve kapitalist üretim sürecinin
istikrarsız olduğunu ileri süren ilk iktisatçı Marx olmuştur. Marx’ın
sisteminde iktisadi krizleri açıklayan iki temel yaklaşım vardır.
Bunlardan biri eksik tüketim teorisi, diğeri kâr oranlarının düşme eğilimidir.
Marx’ın eleştirileri etkili olmakla birlikte 1929 Büyük Buhran dönemine kadar
Klasik-neoklasik paradigma hakim olmuştur. Yaşanan kriz ile birlikte Keynes’in
geliştirdiği analiz paradigmanın krizine yol açmıştır. 1936 yılında yayımlanan
Genel Teori’de Keynes, kapitalist üretim sürecinin genel bir eğilim olarak efektif
talep yetersizliği sorunu ile karşı karşıya olduğunu ve devlet müdahalesi
olmaksızın sorunun kendiliğinden çözülemeyeceğini ileri sürmüştür. Krizler
konusunda Ortodoks iktisattan farklı bir analiz geliştiren Schumpeter’e göre
sorun, kapitalizmin inişli çıkışlı, eşit olmayan gelişme süreci göstermesidir. Schumpeter, krizlerin sistemin doğasında var olduğunu
ve yaratıcı yıkım gibi olumlu bir işlev gördüğünü savunmuştur.
Azalan kâr oranları Eksik tüketim teorisi Efektif talep yetersizliği yaratıcı yıkım
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 1 |
Nişantaşı Üniversitesi kurumsal yayınıdır.