Abstract
Canlandırma, bir disiplin olarak fotoğrafın ve
sinemanın tarihi kadar eski olup, günümüze kadar teknolojik gelişmelere bağlı
olarak, her gün üstüne konulan, çok etkili bir sinema sanatıdır. Canlandırma
sineması, cell canlandırma (çizgi film) tekniği ile başlamış, her türlü
deneysel yaklaşıma olanak tanıyan özelliği sayesinde, birçok stop motion
teknikler canlandırma sanatına kazandırılmıştır. Sinemanın (sessiz) ilk
dönemleri, farklı tekniklerin uygulanması ve sonuç alınması yönünden önemli
başlangıç oluşturmuştur. Bu deneysel birikimin üstüne kurulduğunu
söyleyebileceğimiz canlandırma sineması, iki boyutlu ve üç boyutlu tekniklerin
sınırsız olanakları sayesinde, farklı materyallerle farklı estetik sonuçlara
ulaşmamızı sağlamıştır. Kullanım alanı, oldukça geniş olan stop motion
canlandırma teknikleri, gerek filmin senaryo aşamasında gerekse uygulama
noktasında, kullanılabilen farklı materyallerin olanakları sayesinde sınır
tanımaz. Materyal çeşitliliği ilginç ve etkili verilere neden olur. Stop motion
tekniklerin uygulamasında kullanılacak doğru, sorunsuz materyallerin seçimi
için iyi bir gözlem ve uzmanlık gerekir. Biçimsel olarak gerçeklik algısının
dayattığı kurallara uymayan canlandırma sanatı, stop motion tekniklerde
tasarlanan, oluşturulan ve saptanan materyallerin sağladığı olanaklarla estetik
derinlik kazanır.