Yaşam standartlarının giderek yükselmesi ve dünya nüfusundaki hızlı artış doğal kaynakların aşırı
kullanımına sebep olmaktadır. Artan nüfusun beslenme ve barınma gibi ihtiyaçları, doğal kaynak
kullanımını hızlandırarak ciddi çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir. Günümüzde bu sorunlar tüm
dünyayı tehdit eder duruma gelmiştir. Atıkların bilinçsizce çevreye saçılması, hava, su, toprak gibi
çevre unsurlarını kirletmekte, doğal kaynakların israf edilmesi ve eğitimsizlik de doğal dengenin
bozulma sürecini hızlandırmaktadır. Sanayi, bilim ve teknoloji alanlarında yaşanan gelişmeler de insandoğa
dengesini bozarak, insana doğaya müdahale imkanı vermiş ve bunun sonucunda da ekolojik
denge bozulmuştur. Ekolojik dengenin bozulmasıyla hızla toprak kaybı, canlı türlerinin yok olması,
çölleşme, asit yağmurları, açlık, yoksulluk, radyoaktif kirlenme gibi çevre sorunları artmıştır. Bu
sorunların insan yaşamını tehdit eder boyutlara ulaşması sebebiyle insanlar çözüm önerileri aramaya
başlamışlardır. Bunun için de en önemli faktörün çevre konusunda eğitim vermek olduğu toplumun
birçok kesimi tarafından kabul edilmektedir. Çevre eğitiminin temeli doğayı ve doğal kaynakları
korumaya yöneliktir. Çevre eğitimi bilgi vermenin yanında insan davranışını da etkilemelidir. Olumlu
ve kalıcı davranış değişiklikleri kazandırmak ve sorunların çözümünde bireylerin aktif katılımını
sağlamak çevre eğitiminin temel hedefidir.
Günümüzde çevrenin geldiği bu noktada çevre sorunlarının olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması
için çevre eğitimine önemli görevler düşmektedir. Çevre eğitimi, çevre ile ilgili olaylara yönelik
farkındalığın artmasını ve çevre sorunlarının çözümü için gerekli davranışların kazanılmasını
sağlamaktadır. Çevre eğitimi her ne kadar toplumun bütün üyeleri için vazgeçilmez olsa da, çevre
sorunlarından en çok etkilenecek kesim olması nedeniyle çevre eğitiminin öncelikli hedef kitlesi olarak
genç nesil gösterilmektedir. Bu nedenle, genç neslin küresel ölçekte karşılaşılan çevre sorunlarına dair
farkındalık ve duyarlılık sahibi olması, çevresel değerleri korumaya aktif olarak katılmak için
motivasyon ve istek sahibi olması önemlidir. Özellikle, üniversite öğrencilerinin eğitimleri sırasında
edindikleri çevre ile ilgili bilgi, beceri, tutum ve değerleri profesyonel meslek hayatlarına başlamalarıyla
birlikte kişisel ve sosyal yaşamlarında uygulamaları, üniversite öğrencilerinden beklenen bir
sorumluluk olarak görülmektedir. Bu nedenle, yükseköğretim programlarında yer alacak Çevre Eğitimi
ile ilgili derslerle üniversite öğrencilerinin, çevre meselelerinin altında yatan nedenleri, gerçekleri
anlayabilmesi ve ekonomik, yasal, politik mekanizmaların çevre sorunları ile ilişkilendirebilmesi
sağlanmalıdır.
Çevre sorunlarının çözümünde, bireyin duyarlılığının ve aldığı çevre eğitiminin yeterliliğinin etkisi göz
ardı edilemez. Çevreye karşı pozitif tutum ve değer yargılarının oluşması ise çevre eğitimi ile mümkün
olabilir. Ailede ve tüm örgün eğitim kurumlarında verilecek olan çevre eğitiminin başlangıç noktasının
belirlenmesi için bireyin çevreye karşı göstermiş olduğu davranışlara, çevre sorunlarına karşı duyarlı
olup olmadığına bakılmalıdır. Bu anlamda, gelecek nesillerin yetiştirilmesinde önemli görevler
üstleneceği kabul edilen öğretmen adaylarının, çevre sorunlarına ilişkin bilgi düzeylerinin ve çevre
sorunlarına karşı duyarlılıklarının üst düzeyde olması oldukça önemlidir. Bu doğrultuda, eğitim
programlarının uygulayıcıları olacak olan öğretmen adaylarının, çevre sorunlarına ilişkin bilgi
düzeylerinin ve tutumlarının belirlenmesinin, öğretmen adaylarının yetiştirilmesi ile ilgili yapılacak
eğitim-öğretim faaliyetlerine ve bilimsel çalışmalara yol göstereceği düşünülmektedir. Buradan
hareketle bu çalışmanın amacı, farklı lisans programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarının çevre sorunlarına ilişkin bilgi düzeylerini ve tutumlarını belirleyerek, programlar arasında karşılaştırma
yapmaktır. Bu amaca ulaşmak için aşağıdaki alt problemlere cevap aranmıştır:
Farklı lisans programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarının çevre sorunları bilgisi testi başarı
düzeyleri nasıldır ve elde edilen ortalama puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?
Farklı lisans programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutum
ölçeği puanları nasıldır ve elde edilen ortalama puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?
Araştırma tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini 2015-2016 akademik yılı bahar
döneminde Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim görmekte olan öğretmen adayları
oluşturmaktadır. Örneklem ise amaçlı örnekleme yöntemiyle belirlenen Sınıf Öğretmenliği, Türkçe
Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği ve İlköğretim Matematik
Öğretmenliği olmak üzere beş farklı lisans programında dördüncü sınıf düzeyinde öğrenim görmekte
olan 405 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri toplama araçları olarak Çevre Sorunları Bilgisi Testi
ve Çevre Sorunlarına Yönelik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde tek yönlü ANOVA
uygulanmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre, Sınıf Öğretmeni ve Fen Bilgisi Öğretmeni adaylarının, Türkçe
Öğretmeni, Okul Öncesi Öğretmeni ve İlköğretim Matematik Öğretmeni adaylarına göre çevre
sorunlarına ilişkin bilgi düzeylerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Lisans programlarında
Çevre Eğitimi dersi bulunmayan Türkçe Öğretmeni, Okul Öncesi Öğretmeni ve İlköğretim Matematik
Öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına ilişkin bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu belirlenmiştir. Bu
sonuç, literatürde yer alan ilgili bazı araştırmaların sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir. Araştırmada
sınıf öğretmeni adaylarıyla okul öncesi öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutum ölçeği
puanları arasındaki fark sınıf öğretmeni adaylarının lehine istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Bu
sonucun, okul öncesi öğretmenliği lisans programında bulunmayan ve sınıf öğretmenliği lisans
programında zorunlu ders olarak işlenen Çevre Eğitimi dersinden kaynaklandığı düşünülebilir. Diğer
lisans programlarındaki öğretmen adaylarının tutum ölçeği puanları arasındaki fark anlamlı
bulunmamıştır. Araştırmanın sonunda öğretmen adaylarının, genel itibariyle çevre sorunlarına yönelik
tutumlarının olumlu olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç, ilgili literatürde yer alan bazı araştırmaların
sonuçlarını desteklemektedir. Üniversitede Çevre Eğitimi dersinin zorunlu olduğu Sınıf Öğretmenliği
ve Fen Bilgisi Öğretmenliği lisans programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarının çevre sorunları
bilgisi ve çevreye yönelik olumlu tutumlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu bakımdan, Çevre
Eğitimi dersinin hem öğrenciler hem de öğretmenlik mesleğine başlayacak öğretmen adayları için
oldukça önemli olduğu düşünülmektedir. Bu doğrultuda, Çevre Eğitimi dersinin eğitim fakültelerinde
yer alan bütün lisans programlarında zorunlu veya seçmeli ders olarak bulunmasının faydalı olacağı
düşünülmektedir.
Öğrenciler, okul öncesinden üniversiteye kadar sürekli öğretmenleriyle etkileşim içerisinde
bulunmaktadır. Öğretmenlerin öğrencilerine rol model olduğu düşünüldüğünde, öncelikle
öğretmenlerin çevre sorunlarını bilmeleri ve çevreye yönelik olumlu tutuma sahip olmaları
gerekmektedir. Bu bakımından geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının iyi eğitilmesi
gerekmektedir. Bu sonuçlardan hareketle, başta eğitim fakülteleri olmak üzere üniversitelerin bütün
lisans programlarında çevre eğitimi veya çevre ile ilgili derslerin zorunlu olarak verilmesi
önerilmektedir. Geleceğin teminatı olan genç nesillerin çevreye ilişkin daha bilinçli davranışlara sahip
olması, insanlığın çevreye yönelik bakışında ve çevre sorunlarının çözümünde önemli rol oynayacaktır.
Bu anlamda, özellikle küçük yaştaki bireylerden itibaren toplumun her kesiminin çevre ile ilgili derslere
ihtiyacı olduğu düşünülmektedir.
The aim of this study was to investigate the knowledge levels and attitudes towards environmental issues of candidate teachers. The study was conducted at survey model. The sampling consists of 405 teacher candidates who were studying in the spring term of the 2015-2016 academic years at Faculty of Education in Kastamonu University. The 405 participants of study were studying at five different undergraduate programs. These programs were Classroom Teaching, Turkish Teaching, Science Teaching, Pre-school Teaching and Elementary Mathematics Teaching. Environmental Issues Knowledge Test, which was developed by Güven (2013) and Attitude Scale towards Environmental Problems which, was developed by Şama (2003) were used as data gathering tools. The single direction variance analysis (ANOVA) was used for data analysis. According to the findings, there was a significant difference in favor of the participants, who already took the environmental education course (classroom teaching and science teaching candidate teachers), compared to the other teacher candidates not having this course. It was found that the knowledge level of classroom teaching and science teaching candidate teachers about the environmental issues were higher than the other candidate teachers. Moreover, the candidate teachers, who took Environmental Education course at the university, have more positive attitudes to environment. Upon these conclusions, it is recommended that including the faculties of education at first, all of the undergraduate program of the universities should have Environmental Education course or similar courses in their programs.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | April 11, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 36 Issue: 1 |