İdare, mevzuat tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirmek için insan kaynağına ihtiyaç duymaktadır. Ne kadar yetenekli kişileri istihdam ederse görevlerini de o kadar iyi bir şekilde ifa edecektir. Bunu temin etmenin en iyi yolu ise sınavlardır. Fakat adaylara kamu görevine girişte fırsat eşitliği sağlanmalı, sınavlar nesnel koşullarda gerçekleştirilmelidir. Aksi hâlde ondan beklenen fayda elde edilemeyecektir. Hiç şüphesiz ki adaylar, dava açma süresi içinde sınavların değerlendirmesinde hukuka aykırılık bulunduğu iddiasıyla mahkemeye başvurabilirler. Ancak uygulamada sözlü sınavların içerik yönünden yargısal denetime elverir şekilde kayıt altında alınmadığı görülmektedir. Bu duruma mevzuat da yasal zemin teşkil etmektedir. Kanaatimizce olması gereken, idare tarafından verilen notun gerekçesi ortaya konulamadığı için sebep unsuru yönünden işlemin iptal edilmesidir. Ancak pek çok kararda yetki ve şekil unsurları yönünden yapılan denetimle yetinildiği görülmektedir. Bunun başlıca sebebi, sınavların değerlendirmesinde idarenin takdir yetkisinin varlığıdır. Mahkemeler bu yetkiden dolayı sınavı içerik yönünden denetlemekte isteksiz davranmaktadırlar. Hâlbuki idarenin takdir yetkisi mutlak değildir. Bu noktada hassas bir denge kurulmalıdır. Hem hukuk devleti olmanın gerektirdiği yargısal denetime işlerlik kazandırılmalı hem de idarenin takdir yetkisi ortadan kaldırılmamalı, ona saygı duyulmalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 16, 2023 |
Publication Date | August 23, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 1 Issue: 2 |