Klasik Türk şiiri XVIII. yüzyıldaki değişim ve dalgalanmaların da etkisiyle XIX. yüzyılda farklı bir düzlemde ilerlemeye devam etmiş ve bu anlayışla eser veren sanatkarlarını peyderpey yitirmeye başlamıştır. Varlık hayatı son bulsa da etkisi devam eden bu şiir anlayışının XIX. yüzyıldaki en büyük karşıtları “yeni” bir sanat anlayışı getirme gayesindeki sanatkârlar olmuştur. Yeniye direnen, gelenekten kopma niyetinde olmayan şairler ise bir arada olma ve sanat üretme gayesi ile tıpkı klasik dönem şairlerinin edebi meclisleri gibi topluluklar kurup “eski” diye adlandırılan tarzda şiirler yazmaya devam etmişlerdir. Muallim Nâcî’nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinden ayrıldıktan sonra Saâdet gazetesinde kurduğu Ukâz-ı Osmânî, Osmanlının son şair okulu olarak bilinmektedir. Geleneğe bağlı şairlerin bir araya geldikleri bu okulun bir mensubu da çalışmamıza konu olan Hüseyin Hüsnî’dir. Hüseyin Hüsnî Efendi hakkında kaynaklarda sınırlı bilgiler bulunmaktadır. Şairin Mecmûa-i Edebiyye isimli eseri 1892 yılında İstanbul’da Mahmud Bey matbaasında basılmıştır. Eserde gazel, tahmis, müseddes, kıta ve rubâî gibi farklı nazım şekillerinden şiirler yer almaktadır. Klasik şiirin benzetme unsurlarına ve hayal dünyasına hâkim olduğu anlaşılan şair, aruzu da nispeten başarılı bir şekilde kullanmıştır. Bu çalışmada Hüseyin Hüsnî Efendi’nin Osmanlı’nın son şair okuluna mensubiyeti, şiir üslubu ve daha önce üzerine herhangi bir çalışma yapılmamış eseri Mecmûa-i Edebiyye hakkında bir değerlendirme yapılacak, eser ilim alemine tanıtılacaktır.
Classical Turkish poetry continued to progress on a different plane in the 19th century with the influence of the changes and fluctuations in the XVIII century and gradually began to lose its artists who worked with this understanding. The greatest opponents of this understanding of poetry whose influence continued even though its existence came to an end, in the 19th century were the artists who aimed to bring a new understanding of art. Poets who resist the new and do not intend to break with tradition for the purpose of being together and producing art, just like the literary assemblies of classical poets, they established communities and continued to write works in the style of poetry which is called old.Ukaz-ı Osmani, founded by Muallim Nâci in the newspaper Saadet after leaving Tercüman-ı Hakikat newspaper, is known as the Last Poet School of the Ottoman Empire. Hüseyin Hüsnî, who is the subject of our study, is a member of this school where the poets of tradition come together.There is limited information about Hüseyin Hüsni Efendi in the sources. The poet's work named Mecmua-i Edebiyye was published in Istanbul in 1892 at the Mahmud Bey printing house. There are poems in different verse forms such as gazel, tahmis, müseddes, kıta and rubai in the work. The poet, who has mastered the simile elements and imagination of classical poetry, has successfully used the prosody.In this study, an evaluation will be made about Hüseyin Hüsnî Efendi's membership to the Ottoman's Last Poet School, poetic style and his work Mecmua-i Edebiyye, which has not been studied before.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | February 21, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 26 |