After the Armistice of Mudros, the occupation policy of the Entente Powers on Turkish lands confronted the Turkish Nation with the most severe and painful reality, the problem of survival. However, the Turkish Nation did not have the character to swallow this great danger that threatened its national existence in the lands where it had lived independently for centuries. they knew the methods to fight and to do it in a very civilized way. Since US President Wilson's article 12, one of the world-renowned peace principles, was emphasized and the armistice was requested, they thought that the injustice done to them would be remedied by drawing attention to this article again. Thus, in order to prove the Turkishness of their region through Article 12, they mobilized by establishing the Mudafaa- i Hukuk Societies and pinned their hopes on the Paris Peace Conference to be attended by President Wilson. However, far from redressing the injustice, the continuation of the old colonial understanding under the name of new mandate regimes and the invitation of the Greek occupation to Izmir destroyed all hopes for a civilized struggle.
The occupation of Izmir was a breaking point in the life of the Turkish nation, leaving no legitimate way to fight against the invaders who had overrun the country except by taking up arms. The liberation of the city became a symbol of the liberation of the nation and a torch for the struggle for independence to be led by Mustafa Kemal Pasha. Mustafa Kemal Pasha, who, as a member of the same nation, knew very well the desire of the Turkish Nation to live free and independent and the fighting spirit that tried to stand up with this desire, did not delay in immediately implementing the historical decision he made in determining the fate of the country when the opportunities that time and circumstances would bring as a leader came before him. The first thing he prioritized in his Anatolian journey towards independence was the understanding of the legitimate rights of the nation. It was very important to explain the reasons for the struggle to domestic and foreign public opinion, to attract their attention and support, and the press was the most effective tool for this purpose. It was inevitable that the press would show interest in this struggle, which made an impact on its national organization and basic principles. As a matter of fact, Mustafa Kemal Pasha used the increasing interest of the Turkish press first and the foreign press with the establishment of the Government of the Grand National Assembly of Turkey very effectively to explain the Turkish national cause to the world and to ensure that it was understood, and the world witnessed the success story of the Turkish Nation's difficult journey from the struggle for Independence to the Republic of Turkey through his messages that made history.
Turkish press in the National Struggle foreign press in the National Struggle Mustafa Kemal Pasha and the press
This study was prepared in compliance with the scientific search and publication ethics. There is no content necessitating any permission from Ethical Board or any legal/special permission in this study.
Mondros Mütarekesi’nin ardından İtilaf Devletlerinin Türk toprakları üzerindeki işgal siyaseti Türk milletini en ağır ve en acı gerçek olan beka sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Ancak Türk milleti yüzyıllarca bağımsız yaşadığı topraklarda milli varlığına tehdit oluşturan bu büyük tehlikeyi sineye çekecek bir karaktere sahip değildi. Mücadele edecek üstelik bunu gayet medeni bir yolla yapacak yöntemleri biliyordu. ABD Başkanı Wilson’un dünyada ses getiren barış ilkelerinden 12. maddesine ki mütareke de bu maddeye vurgu yapılarak talep edildiğine göre tekrar dikkat çekmek suretiyle kendisine yapılan haksızlığın giderileceği düşüncesindeydi. Böylece bölgelerinin Türklüğünü 12. madde üzerinden ispatlamak üzere Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurarak harekete geçtiler ve umutlarını Başkan Wilson’un da katılacağı Paris Barış Konferansı’na bağladılar. Ancak haksızlığı gidermek bir yana yeni manda rejimleri adı altında eski sömürge anlayışlarının devamı ve İzmir’e Yunan işgalinin davet edilmesi medeni mücadele yolunda bütün umutları yok etti.
İzmir’in işgali, Türk Milleti’nin hayatında bir kırılma noktası oldu ve bu olay ülkeyi istila eden işgalcilere karşı silahla mücadele etmekten başka tutulacak meşru bir yol bırakmadı. Şehrin kurtuluşu milletçe kurtuluşun simgesi ve Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yürütülecek bağımsızlık mücadelesinin de meşalesi oldu.
Türk milletinin hür ve bağımsız yaşama arzusunu ve bu arzuyla ayağa kalkmaya çalışan mücadeleci ruhu aynı milletin bir ferdi olarak çok iyi bilen Mustafa Kemal Paşa, ülkenin kaderini tayinde verdiği tarihî kararı, zaman ve şartların bir önder olarak çıkaracağı fırsatlar önüne geldiğinde, derhâl hayata geçirirdi. Bağımsızlık yolunda başladığı Anadolu yolculuğunda öncelik verdiği ilk iş, milletin meşru haklarının anlaşılması idi. İç ve dış kamuoyuna verilen mücadelenin gerekçelerini anlatmak, dikkat ve desteğini çekmek oldukça önemliydi ve basın bu amaç için en etkili araçtı. Millî teşkilatlanma ve temel ilkeleriyle ses getiren bu mücadeleye basının ilgi göstermesi kaçınılmazdı. Nitekim Mustafa Kemal Paşa önce Türk basınının, TBMM Hükümeti’nin kurulmasıyla da yabancı basının artan ilgisini Türk millî davasını dünyaya anlatmak ve anlaşılmasını sağlamak adına oldukça etkin kullandı ve dünya, Türk Milleti’nin İstiklal Mücadelesi’nden Cumhuriyet Türkiye’sine uzanan zorlu yolculuğundaki başarı öyküsüne, bizzat onun ağzından tarihe mal olan mesajlarıyla tanıklık etti.
Bu çalışma bilimsel araştırma ve etik kurallarına uygun olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmada etik kurul izni veya yasal/özel izin gerektirecek bir içerik bulunmamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Historical Studies (Other) |
Journal Section | The Journal of Defence and War Studies June 2024 |
Authors | |
Publication Date | June 28, 2024 |
Submission Date | March 4, 2024 |
Acceptance Date | June 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 34 Issue: 1 |