Modern uluslararası ilişkilerde egemenliğin mutlakiyetçi biçimde
uygulanması otoritelerin meşruiyetten uzaklaşmalarına neden olmaktadır.
Bireyin refahını ve güvenliğini sağlaması beklenen egemenlik kavramı bireyi
tehdit etmeye başlamıştır. Devlet egemenliğinin kendinden meşru olduğu
algısı sınırsız otoriteye dönüşmüştür. Bu yüzden insan haklarını devlete karşı
korumak için kuvvet kullanmayı meşrulaştırma çabaları ortaya çıkmıştır.
Koruma Sorumluluğu (KrS) insan haklarını korumak için tarihsel süreç içinde
deneyimlenen birikimlerden oluşmuştur. KrS geçmişin hatalarını
tekrarlamamak ve eksikliklerini gidermek amacıyla modern dünyanın
ihtiyaçlarına cevap vermek adına tasarlanmış post-modern bir kavramdır. KrS
devlet tarafından gerçekleştirilen toplu katliamları ve insan hakları ihlallerini
engellemek adına uluslararası topluma sorumluluk yüklemektedir. Bu
çalışmada devlete sınırsız sorumsuzluk sağlayan mutlak egemenlik algısının
insan hakları üzerinden yaşadığı dönüşüm ve insan haklarını koruma
sorumluluğunu üstlenen uluslararası topluma değinilecektir. İlk bölümde
devlet egemenliğinin kontrolsüz bir güç olmaktan öte mutlak bir sorumluluk
getirdiğinin vurgulanmakta ve sorumluluğun muhteviyatı insan hakları
bağlamında değerlendirilmektedir. İkinci bölümde insan hakları ihlallerinden
kaynaklanan toplu katliamlarda uluslararası toplumun sorumlulukları ele
alınmaktadır.
Devlet Egemenliği Koruma Sorumluluğu İnsan Hakları İnsani Müdahale
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 24 |
.