Avrupalılaşma kavramı, özellikle son dönemde Avrupa bütünleşmesi çalışmalarında üye ülkeler ve aday ülkelerin ulusal politikaları, siyasal ve kurumsal yapılarının Avrupa düzeyinde oluşan politikalardan nasıl ve ne derece etkilendiği üzerine odaklanmış durumdadır. Avrupalılaşma AB’nin normları, kuralları ve değerleri ile ulusal politikalarının ve politika yapma sürecinin organizasyonel mantığının bir parçası haline geldiği uyum sürecini ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda, AB ve ulusal düzey arasında ortaya çıkacak uyum derecesi, üye ülkedeki direnç noktalarının üstesinden gelebilecek kolaylaştırıcı kurum ve aktörlerin de yardımıyla ulusal düzeyde bir değişime neden olacaktır. Avrupalılaşma, AB üyesi ülkeler gibi aday ülkeler için de AB norm, değer ve standartlarına uyum sağladığı bir dönüşüm sürecini ifade etmektedir. Helsinki Zirvesi’nden sonra diğer aday ülkelerde olduğu gibi Türkiye için de AB üyeliği, belirlenen koşullar ve normlar çerçevesinde Avrupalılaşmanın oluşturduğu bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Bu makalede, Türkiye’nin Helsinki Zirvesiyle AB genişleme politikasına resmen dâhil olmasından sonra, her ne kadar son dönemde bu durum yavaşlamış bile olsa, Avrupalılaşmanın demokratikleşme süreci için önemli bir itici güç olduğu; yapılan reformlar için yasal ve siyasal bir zemin hazırlamanın da ötesinde bir meşruluk kaynağını meydana getirdiğinin altı çizilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Mart 2016 |
Gönderilme Tarihi | 12 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 5 Sayı: 10 |