Gramsci hegemonya kavramı ile kapitalist toplum yapısını incelerken aslında tüm iktidarlar için siyasal meşruiyet ve toplumsal rızanın inşa sürecini anlatmıştır. Buna göre hegemonya, belirli tarihsel koşullarda, öne çıkmış bir sınıf ya da grubun siyasal liderliğinde, güçlü bir devlet yapısında, oluşturulan ideolojinin kültür politikası haline getirilerek, organik aydınlar tarafından topluma yayılması ve bunun sonucunda toplumda ortak duyunun oluşarak aktif toplumsal rızanın sağlanması ve siyasal meşruiyete ulaşılarak hegemonyanın kurulmasıdır. Bu makale, erken Cumhuriyet yönetimi, söz konusu süreçler üzerinden Türkiye toplumu üzerinde hegemonyasını kurabilmiş midir? sorusuna cevap aramaktadır. Sonuç itibariyle, Osmanlı devletinin yıkılması nedeniyle uygun tarihsel koşullar olmasına rağmen toplumda belirli bir kesimin temsilcisi olmayan bürokratik bir hakimiyetin kurulduğu çok güçlü bir devlet yapısında, Osmanlı hegemonyasına bir karşı hegemonya olarak konumlanan erken Cumhuriyet yönetimi bu konumdan çıkarak gerçek bir hegemonyaya dönüşememiş; toplumda belirli bir kesimin temsilcisi olmadığı gibi madun sınıfların da bir parçası olamamış, hiçbir toplumsal kesimi saflarına katamamış; halkın içinden çıkan seçkinler-aydınlar yetiştirerek halkla teması sağlayamamıştır. Rejim, halkevleri, köy enstitüleri gibi oldukça etkin hegemonya çarkları (araçları) kullanmaya çalışmış ancak bu mekanizmalar yapay kalmıştır. Böylece Cumhuriyet yönetimi, tarihsel koşullar uygun olmasına rağmen aktif rıza ve genel bir meşruiyet sağlayamamış dolayısıyla güçlü bir hegemonya kuramamıştır.
While Gramsci examined the capitalist social structure with the concept of hegemony, he actually explained the process of building social consent for all political powers. Accordingly, hegemony is defined as the ideology created in certain historical conditions, under the leadership of the political leadership of a prominent class or group, in a strong state structure, by turning it into a cultural
policy and by spreading it to the society by organic intellectuals, and as a result, a common sense is formed in the society, ensuring a general social consent and political legitimacy is to achieve. This article asks: Was the early Republican administration able to establish its hegemony over Turkish society through these processes? As a result, the early Republican administration was not representative of a certain segment of society, nor could it be a part of the subaltern classes, nor could it include any social segment in its ranks. It was positioned as a counter-hegemony to the Ottoman hegemony, but could not turn from this position into a real hegemony. The administration, which could not raise elites from the society, could not establish contact with the public. The
administration tried to use very effective hegemony tools (tools) such as community centers (halkevleri) and village institutes (köy enstitüleri), but interaction with the public could not be established and these mechanisms remained artificial. Thus, the Republican administration could not establish general legitimacy and active consent and could not establish its hegemony.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Political Life |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2024 |
Submission Date | January 26, 2024 |
Acceptance Date | July 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 15 Issue: 2 |