Batı dünyası,
Aydınlanma’dan itibaren kendisini “aklın” öncülüğünde yeniden inşa etmiş ve
önceden dinsel söylemlerin hâkimiyeti altındaki alanları bilimsel olarak
incelemeye başlamıştır. Psikoloji ve psikiyatri bilimlerinin kökenleri
Aydınlanma'ya dayanmaktadır. Bu bilimlerin ortaya çıkışı ancak akla yapılan
vurgu sayesinde mümkün olmuştur. Aklın karşısında yer alan deliliğin mistik
konumu moderniteyle birlikte değişmiş ve akıl hastaları giderek bir yük olarak
görülmeye başlanmıştır. Psikiyatri, bilimsel söylemler ile akıl hastaları
üzerinde sosyal kontrol sağlamış, onları kurumlara kapatmıştır ve
ötekileştirmiştir. Bu çalışmada amaç,
Ege Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde öğrenim görmekte olan 25
kişiyle gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış görüşmeler yoluyla psikiyatrik
söylemlerin bireylerin akıl sağlığı ve hastalığı hakkındaki fikirlerini nasıl
etkilediğini anlamaktır. Araştırma bulguları, katılımcıların psikiyatrinin
otoritesini onayladıklarını ve psikiyatriyi nesnel bir bilim olarak
gördüklerini, akıl hastalıklarını psikiyatrik söylemler temelinde anormal
davranışlarla özdeşleştirdiklerini göstermektedir. Katılımcıların çoğu akıl
hastalarının ötekileştirildiğinin farkında olmasına rağmen, psikiyatrinin
söylemlerine benzer açıklamalarıyla etiketleme sürecine katkıda bulunmaktadır.
Akıl hastalıkları katılımcılar için diğer bedensel hastalıklardan daha
korkutucu olmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | May 25, 2017 |
Submission Date | March 9, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 35 |
Sosyoloji Dergisi, Journal of Sociology, SD, JOS