Byung-Chul Han, a South Korean writer who breathed new life into the social sciences with his in-depth analysis and social analysis of modern-day post-modern societies, has started to gain reputation in academic community in recent years, especially with his critical approach. In his works, the author tries to make the philosophy of sociology and the epistemology of politics on the one hand and to problematize the political causes of the ontological crisis that contemporary civilization is covered by. As a cultural theorist, Han has done research on many topics ranging from ethics to aesthetics, media to religion, culture to politics. His books, which have also been translated into many languages, often take issue with the power relations that are lost in the fluidity of daily life and the social networks and structures that produce these relationships, which can only be seen when looked at in depth. Most focus on the power of today's neo-liberal regime, which has left the disciplinary community and often rebuilt itself by providing voluntary obedience.
Because the main concern of the author and the main message he also wants to give to the reader is that the post-modern societies in which we live cannot(a) be free as thought, and that they cannot be free as long as the economy-politics of current capitalism persist. The author, who thinks that this political economy, which eliminates the possibility and potential of the individual to think about himself and turns him into the object of the established order with all his own selves, has dominated not only man but also all other living beings, claims that the ultimate salvation is only through the recognition of human and his freedom. Since Han expressed this claim more in his work Psychopolitika, a general evaluation of the work will be made in this work.
Günümüz post-modern toplumlara ilişkin yapmış olduğu sosyal analizler ve derinlemesine çözümlemelerle sosyal bilimlere yeni bir soluk getiren Güney Kore’li yazar Byung-Chul Han, son yıllarda özellikle eleştirel yaklaşımıyla akademik camiada kendinden söz ettirmeye başlamıştır. Yazar, eserlerinde bir yandan sosyolojinin felsefesini ve siyasetin epistemolojisini yapmaya diğer yandan çağdaş uygarlığın içinde bulunduğu ontolojik krizin politik nedenlerini sorunsallaştırmaya çalışmaktadır. Yaklaşık yirmi yıldır Almanya’da akademik çalışmalar yapan Han, bir kültür kuramcısı olarak etikten, estetiğe, medyadan dine, kültürden siyasete varıncaya kadar birçok konuda araştırmalar yapmıştır. Birçok dile de çevrilen kitapları, genellikle günlük hayatın akışkanlığı içinde kaybolan, derinlemesine bakıldığında ancak görülebilen iktidar ilişkilerini ve bu ilişkileri üreten sosyal ağları ve yapıları konu edinir. En çok da disiplin toplumundan ayrılan ve genellikle gönüllü itaati sağlayarak kendisini yeniden inşa eden günümüz neo-liberal rejimin iktidarına odaklanır.
Zira yazarın temel kaygısı ve aynı zamanda okuyucuya da vermek istediği temel mesaj, içinde yaşamakta olduğumuz modern sonrası toplumların sanıldığı veya düşünüldüğü gibi özgür ol(a)madıklarını ve mevcut kapitalizmin ekonomi-politiği sürdüğü sürece de özgür olamayacakları yönündedir. Eserlerinde bireyin kendi üzerinde düşünme imkanını ve potansiyelini ortadan kaldıran ve onu bütün benliğiyle kurulu düzenin nesnesine dönüştüren bu ekonomi-politiğin sadece insanı değil aynı zamanda diğer tüm canlı varlıkları da egemenliğine aldığını düşünen yazar, nihai kurtuluşun insanın, ancak kendisini yeniden tanımasından ve özgürlüğünü kazanmasından geçtiğini iddia etmektedir. Han, bu iddiasını daha çok Psikopolitika adlı eserinde dile getirdiği için bu çalışmada söz konusu eserin genel bir değerlendirmesi yapılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Tanıtım |
Authors | |
Publication Date | November 29, 2019 |
Submission Date | November 24, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 40 |
Sosyoloji Dergisi, Journal of Sociology, SD, JOS