1990 sonrasında Alevi yazını büyük bir patlama yapmıştır. Alevilik üzerine pek çok eser
kaleme alınmış, Alevilik gündemin en popüler konusu haline gelmiştir. Bu eserler, var olanı
tespit etmekten çok, olması gerekeni anlatmak ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu amaçla her yazar
kendi kafasındaki Aleviliği, gerçek Alevilik olarak sunmuş ve Alevi tarihinden kendi savına
uygun örnekler aramıştır. Araştırmacılar bu çalışmalarında Geertz’in “model for” tanımına
uygun bir şekilde, Aleviliğin ne olduğunu anla(t)maya çalışırken aslında ne olması gerektiğinin
de sınırlarını çizmişlerdir. Oryantalist mantıkla, dünyayı batılı ve batılı olmayan şeklinde
dikotomik bir bakışla değerlendiren ve bu tavırlarıyla sömürgeciliğe meşruiyet kazandıran
Avrupalı araştırmacıların etnosentrik tavrı, Aleviliği yeniden tanımlamaya girişen aydınlar
tarafından benimsenmiş ve Alevilik tarihinde “eşitlikçiliğin, özgürlükçülüğün, paylaşımın,
akılcılığın, hümanizmin, laikliğin, kadın haklarının” izleri aranmıştır. Bin yıllık Alevi Bektaşi
geleneği ve felsefi mirası moda birkaç kavramın eleğinden geçirilmiş ve bu elekten geçebilenler
ancak gerçek Alevilik olarak sunulmuştur. Aleviliğin teolojik ve aşkın boyutu ihmal edilmiş,
Alevilik, bu yazarların elinde modern bir ideolojiye dönüştürülmüştür. Alevilik en moda
kavramlar yoluyla yüceltilirken, karşısına Sünnilik yerleştirilmiş ve ötekileştirilen Sünnilik
karikatürize edilerek Aleviliğin çağdaşlığı pekiştirtilmeye gayret edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 62 |