In recent years, human-environment, society-nature relations, which have been exacerbated by global ecological crises in a wide spectrum ranging from increasing plastic pollution to global warming, from the sixth extinction to wastes, have been problematised again in the literary imagination. In fact, the complex parameters of human-nature, society-climate relations have found their place in literature since the Epic of Gilgamesh. However, the answer to the question of how to examine the role of nature in literature can be found in ecological literary criticism, which we can term as ecocriticism. Arguing against the placement of nature in the background within the framework of the relationship between humans and nature in literature, ecocriticism probes the representations of human-nature relations in literary and cultural imaginations by reconsidering concepts such as nature, culture, animal and human both ontologically and epistemologically. Drawing upon this point, this article seeks to answer the question of what ecocriticism is in the context of human-nature relations, and in doing so, it evaluates how ecocriticism emerged, its main parameters, the phases and waves it has gone through. Regarded as the new school of criticism of the twenty-first century, ecocriticism picks up where poststructuralist literary criticism left off, deconstructs the binaries of text/matter, culture/nature and human/non-human, and reinterprets the literary parameters of human-environment relations through various critical approaches. Thus, in this study, a general evaluation of ecocritical theories ranging from pastoral genre to material ecocriticism will be made.
Son yıllarda artan plastik kirliliğinden küresel ısınmaya, altıncı tükenişten atıklara kadar geniş bir spektrumda küresel ekolojik krizlerle birlikte daha da kötüleşen insan-çevre, toplum-doğa ilişkileri edebi imgelemde yeniden sorunsallaştırılmaktadır. Aslında, Gılgamış Destanı’ndan itibaren insan-doğa, toplum-iklim ilişkilerinin karmaşık parametreleri edebiyatta yerini bulmuştur. Ancak doğanın edebiyattaki rolünü nasıl irdeleyeceğimiz sorusunun cevabını ise ekolojik edebiyat eleştirisi olarak adlandırabileceğimiz ekoeleştiride bulabiliriz. Edebiyatta insanın doğayla olan ilişkisi çerçevesinde doğanın geri plana konulmasına karşı çıkan ekoeleştiri doğa, kültür, hayvan ve insan gibi kavramları hem ontolojik hem de epistemolojik olarak irdeleyerek insan-doğa ilişkilerinin edebi ve kültürel imgelemlerdeki temsillerini incelemektedir. Buradan hareketle bu çalışma insan-doğa ilişkisi bağlamında ekoeleştiri nedir sorusuna cevap aramakta, bunu yaparken de ekoeleştirinin nasıl ortaya çıktığını, ana parametrelerini, geçirdiği evreleri ve ekoeleştirel dalgaları değerlendirmektedir. Yirmi birinci yüzyılın yeni eleştiri ekolü olarak görülen ekoeleştiri, postyapısalcı edebiyat eleştirisinin bıraktığı yerden alarak metin/madde, kültür/doğa ve insan/insan-olmayan ikilikleri yapısöküme uğratmakta ve insan-çevre ilişkilerinin edebi parametrelerini çeşitli eleştirel yaklaşımlarıyla yeniden yorumlamaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada pastoralden maddeci ekoeleştiriye kadar bir yelpazede ekoeleştirel kuramların genel bir değerlendirilmesi yapılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | World Languages, Literature and Culture (Other), Literary Theory |
Journal Section | EDEBİYAT / ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Authors | |
Publication Date | October 31, 2024 |
Submission Date | September 30, 2024 |
Acceptance Date | October 30, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: Edebiyat Kuramları ve Eleştiri Özel Sayısı |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.