Abstract
Bu çalışmanın amacı, Osmanlı Devleti döneminde Türkiye’de olimpik hareket ve olimpizmin tarihi gelişimini incelemektir. İlk olimpiyat oyunlarından itibaren başlangıçta siyasi ve politik bağlamda olimpizm ile ilişki içerisinde olan Osmanlı Devleti, 20. yüzyılın başlarından itibaren olimpik hareketle resmi temaslarda bulunmaya başlamıştır. 1896, 1900 ve 1904 Olimpiyat Oyunları’nda resmi olarak temsil edilmeyen Osmanlı Devleti’nin olimpizm ile ilk defa tanışması 1905 Brüksel Birleşimi’ne Osmanlı Hükümeti’ni temsilen gönderilen Brüksel Maslahatgüzarı Mihran Kavafyan Efendi ile gerçekleşmiştir. 1906 Ara Olimpiyat Oyunları’na önemli sayıda katılım olmuş ancak oyunlar Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından tanınmamaktadır. 1908 Londra Olimpiyat Oyunları resmi raporunda Türkiye’den iki sporcunun adı geçiyor olsa da bu sporcuların müsabakalara katıldıklarına dair mevcut bir belge yoktur. Temmuz 1908’de ilan olunan II. Meşrutiyet’in hemen ardından Selim Sırrı Tarcan, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ni (TMOK) kurma girişimlerine başlamıştır. IOC tarafından 1911 yılında tanınan TMOK’un Osmanlı Devleti tarafından tanınması ise ilerleyen yıllarda olmuştur. Türkiye’de olimpizmin öncüsü olan Selim Sırrı Tarcan, 15 Aralık 1908’de IOC’nin Türkiye temsilcisi seçilmiş, 1908-1914 yılları arasında katıldığı IOC toplantılarında olimpizm felsefesinin öğretim ve yaygınlaştırma yöntemleri hakkında bilgilenerek, olimpiyat ruhunu, yeni oluşmakta olan spor çevrelerine tanıtmaya ve benimsetmeye çalışmıştır. Bu faaliyetlerin bir sonucu olarak Türkiye resmi olarak ilk defa 1912 Stockholm Olimpiyat Oyunları’nda iki Ermeni sporcu ile temsil edilmiştir. 1916 Berlin Olimpiyat Oyunları’nın I. Dünya Savaşı nedeniyle yapılmaması ve Türkiye’nin 1919’da “savaşı çıkaran ülkelerden” olduğu gerekçesiyle IOC’den ihraç edilmesi neticesinde 1920 Anvers Oyunları’na katılmaması sonucu, 1912 Stockholm Oyunları Osmanlı Devleti’nin resmi olarak katıldığı ilk ve son oyunlar olmuştur.