Ecstasy is a state of altered consciousness in which a person is in a state of trance. The person in this state experiences an introspection and returns to their essence. Such a state can also be likened to being asleep or hypnotized. But more than these states, ecstasy refers to a conventionalized state of unusualness. In other words, ecstasy can occur in societies and these moods of ecstasy can change. Therefore, ecstasy continues to exist not only in the past but also in the present. In this regard, ecstasy appears as a universal word with different meanings and different nomenclatures from culture to culture. Containing different meanings and different nomenclature, ecstasy is generally associated with music. In fact, music acts as an intermediary in the transition to the state of ecstasy. This situation allows us to speak of a relationship between ecstasy and music. Cultural differences are decisive in this relationship. The relationship between music and ecstasy is also seen in the sema ceremony and semah ceremonies, which are at the center of the subject. In this direction, sema and semah, which are used in two different ways, contain the same meaning; however, these words differ from each other in terms of application. In other words, sema is performed in Mevlevi rituals and semah is performed in Alevi erkans/rituals accompanied by music. The Mevlevi sema ceremony can be visualized as a state of ecstasy in which music and kinetic movements are together. In the sema ceremony performed for the purpose of returning to one’s essence with this state of ecstasy, music and kinetic movements contribute to the occurrence of ecstasy. In this context, music and kinetic movements can be considered as a kind of mediating elements for ecstasy. In the Mevlevi sema ceremony, the human ascension is described with both music and kinetic movements through the performance of na’t, kudüm, ney, peşrev and ayin-i şerif. The climax of the ecstasy in this ceremony is the third salute. This is why the tempo of the music, and the movements of the whirling dervishes accelerate in this salute. In addition, in the aforementioned ceremony, ney and kudüm instruments can also be mentioned as instrumental elements in the experience of ecstasy. There is a similar situation in Alevi semah ceremonies. Semah ceremonies, like sema ceremonies, can be described as a state of ecstasy. In this state of ecstasy, the person returns to his/her soul, that is, to Allah. Semah, which is performed as a part of Miraçlama in cem erkans, is performed in two or three parts with the help of music and kinetic elements. The fact that the semahs are performed in two or three parts, namely, hospitality and swaying, or hospitality, execution and swaying, indicates that the semah is directed towards ecstasy. In this sense, the kinetic movements performed in the sections of the semah accompanied by music move from slow to fast. Thus, just like in sema, the music and kinetic movements in semah mediate ecstasy by enabling the transition to a state of ecstasy. Apart from this, it is seen that the ney and kudüm instruments mediate the experience of ecstasy in sema ceremonies, as well as the baglama in semah ceremonies. In this context, it is possible to say that music, musical elements and kinetic movements are the mediators of the state of ecstasy and the state of motion experienced with ecstasy in sema ceremonies and semah ceremonies. In this context, when the literature is examined, it is realized that there are various studies on Mevlevi sema rituals and Alevi semah rituals; however, there is no study that deals with ecstasy and its elements in sema and semah rituals. In this regard, the study is important in terms of filling the gap in the field and being a source for similar studies. In this manner, the research aims to reveal the state of ecstasy in sema ceremonies and semah ceremonies. In line with this purpose, a documentary research method with a descriptive model was used in the research, the sources related to the subject were examined and the findings were revealed by interpreting the data obtained.
Esrime, kişinin içinde bulunduğu bir bilinç değişimi durumudur. Bu durum içerisinde olan kişi, bir iç gözlem deneyimi yaşar ve özüne döner. Mezkûr durum uykulu veya hipnotize olma durumuna da benzetilebilir. Fakat bu durumlardan daha ziyade esrime, gelenekselleşmiş bir sıra dışılık durumunu ifade eder. Yani toplumlarda esrime durumlarına rastlanabilir ve bu esrime durumları değişebilir. Dolayısıyla esrime sadece geçmişte değil, günümüzde de var olmaya devam eder. Bu yönde esrime, kültürden kültüre farklı anlamlarla ve farklı isimlendirmelerle, evrensel bir kelime olarak karşımıza çıkar. Farklı anlamlar ve farklı isimlendirmeler ihtiva eden esrime, genel itibarıyla müzik ile ilişkilendirilir. Aslında müzik, esrime durumuna geçişte bir aracı vazifesi görür. Bu durum, esrime ve müzik arasında bir ilişkiden söz etmemize olanak sağlar. Bu ilişkide ise kültürel farklılıklar belirleyicidir. Müzik ve esrime arasındaki ilişki, konunun merkezinde yer alan semâ merasimi ve semah merasimlerinde de görülmektedir. Bu doğrultuda iki çeşit kullanım ile karşımıza çıkan semâ ve semah, aynı anlamı muhteva eder; fakat bu kelimeler uygulama noktasında birbirinden ayrılır. Yani semâ, Mevlevi ritüellerinde, semah ise Alevi ritüellerinde müzik eşliğinde ifa edilen uygulamalardır. Mevlevi semâ merasimi, müzik ve devinimsel hareketlerin bir arada olduğu esrime hali olarak imgelenebilir. Bu esrime hali ile kişinin özüne dönme amacı doğrultusunda icra edilen semâ merasiminde müzik ve devinimsel hareketler esrimenin meydana gelmesine katkıda bulunur. Bu bağlamda müzik ve devinimsel hareketler bir nevi esrimeye aracı unsurlar olarak düşünülebilir. Mevlevi semâ merasiminde na’t, kudüm icrası, ney taksimi, peşrev ve ayin-i şerif icrası ile insanın miracı hem müzik hem de devinimsel hareketlerle anlatılır. Bu merasimde esrimenin zirve yaptığı bölüm ise üçüncü selamdır. Bu selamda müziğin temposunun ve semazenlerin hareketlerinin hızlanması bundan dolayıdır. Ayrıca mezkûr merasimde ney ve kudüm çalgıları da esrimenin yaşanmasına aracı unsurlar olarak belirtilebilir. Alevi semah merasimlerinde de benzer bir durum söz konusudur. Semah merasimi de semâ merasimleri gibi bir çeşit esrime hali olarak ifade edilebilir. Bu esrime haliyle kişi özüne, yani Allah’a döner. Cem erkanlarında miraçlamaların içerisinde bir bölüm olarak icra edilen semah, müzik ve devinimsel unsurlar vasıtasıyla iki ya da üç bölümlü olarak ifa edilir. Semahların ağırlama ve yeldirme ya da ağırlama, yürütme ve yeldirme olmak üzere iki kısma veya üç kısma ayrılarak icra edilmesi semahın esrimeye yönelik olduğuna işarettir. Bu manada semahtaki bölümlerde müzik eşliğinde icra edilen devinimsel hareketler yavaştan hızlıya doğrudur. Böylece tıpkı semâdaki gibi semahtaki müzik ve devinimsel hareketler de esrime durumuna geçişe olanak sağlayarak, esrimeye aracılık etmiş olurlar. Bunun dışında semâ merasimlerinde ney ve kudüm çalgılarının esrimenin yaşanmasına aracı oldukları gibi semah merasimlerinde de bağlamanın bu durumun yaşanmasına aracı olduğu görülür. Bu bağlamda semâ merasimleri ve semah merasimlerinde meydana gelen esrime ve esrime ile yaşanan seyir haline müziğin, müziksel unsurların ve devinimsel hareketlerin aracı olduğunu söylemek mümkündür. Bu çerçevede literatüre bakıldığında Mevlevîlik semâ ritüelleri ve Alevilik semah ritüelleri ile ilgili muhtelif çalışmanın olduğu; fakat semâ ve semah ritüellerinde esrimenin ve esrime unsurlarının ele alındığı bir çalışmanın olmadığı müşahede edilmektedir. Bu doğrultuda çalışma, alandaki boşluğu doldurarak benzer araştırmalara kaynak olması açısından önem arz etmektedir. Bu minvalde araştırma semâ merasimleri ve semah merasimlerinde esrime durumlarını ortaya koymaya odaklanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada betimsel bir modelle belgesel tarama yöntemi yapılmış, konu ile ilgili kaynaklar incelenmiş ve elde edilen veriler yorumlanarak bulgular ortaya konulmuştur.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Music, Theories of Music |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | February 29, 2024 |
Acceptance Date | April 23, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 9 Issue: 2 |