6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda taşıma senedi, mülgâ 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan farklı olarak mehaz Alman Ticaret Kanunu hükümlerine paralel olarak bir ispat senedi olarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte Alman Ticaret Kanunu’nun 443. ilâ 448. maddelerinde düzenlenmiş olan yük senedi (Ladeschein), Türk Ticaret Kanunu’na alınmamıştır. Alman Ticaret Kanunu’nda yük senedi, taşıma senedinden farklı olarak, hamiline taşıyıcı tarafından taşınan eşyanın teslim edilmesini talep etme hakkı veren ve nama, emre veya hamiline yazılı şekilde düzenlenmesi mümkün olan bir kıymetli evraktır. Türk Ticaret Kanunu’nun 859. maddesinde düzenlenmiş olan yük senedi, mehaz Alman Ticaret Kanunu’ndaki yük senediyle aynı kavramı ifade etmez. Türk karayoluyla eşya taşıma hukukunda eşyayı temsil eden bir kıymetli evrakın kanunen düzenlenmiş olmaması, karayoluyla yapılan eşya taşımalarına ilişkin düzenlemelerin mehazı niteliğinde olan Alman Ticaret Kanunu’ndan Türk Ticaret Kanunu’na alınmış olan bazı düzenlemeler bakımından sorun yaratmaktadır. Ayrıca karayoluyla yapılan taşımalar daha kısa sürede tamamlandığından tarihsel olarak eşya taşıma hâlindeyken, eşya üzerinde tasarrufta bulunulmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Ancak değişik türde araçlarla yapılan taşımalara da Türk Ticaret Kanunu’nun eşya taşınmasına ilişkin hükümlerinin uygulanması, ayrıca küreselleşen ticaret hayatında emtia fiyatlarının günlük ve hatta saatlik olarak değişmesi nedeniyle, taşıma süresinden bağımsız olarak eşya taşıma hâlindeyken de eşya üzerinde tasarrufta bulunmasını mümkün kılacak ve eşyayı temsil eden kıymetli evrak niteliğini haiz bir taşıma belgesine olan ihtiyaç artmaktadır. Bu çalışmada, Türk Ticaret Kanunu’nun taşıma senedine ve yük senedine ilişkin hükümleri bu doğrultuda mehaz Alman Ticaret Kanunu’nu hükümleriyle karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
Unlike the repealed Turkish Commercial Code no. 6762, the waybill is contemplated in Turkish Commercial Code no. 6102 as a bill of proof in compliance with the provisions of German Commercial Code. However, the carrier’s receipt (Ladeschein), which is regulated in Art. 443 to 448 of the German Commercial Code, was not included in the Turkish Commercial Code. In the German Commercial Code unlike the waybill, the carrier’s receipt is regulated as a negotiable instrument that gives the bearer a right to demand the delivery of the goods transported by the carrier and can be issued in writing to the name, order or bearer. The carrier’s receipt regulated in Art. 859 of the Turkish Commercial Code does not match the German carrier’s receipt. A negotiable instrument that consigns a right to its bearer to demand the delivery of the goods transported by the carrier is not regulated in the Turkish Commercial Code no. 6102. The lack of such a negotiable instrument in Turkish commercial law creates a discord in terms of some regulations that are adopted from the German Commercial Code by the Turkish Commercial Code no. 6102. In addition, since the transportation by road is completed in a shorter time, historically there was no need to dispose of the goods while they are being transported. However, the application of the provisions of the Turkish Commercial Code regarding the transport of goods by road to multimodal transports, as well as the daily or even hourly changes in the commodity prices in the globalizing trade life, makes a codification of a negotiable instrument regarding the right to dispose of the goods while in transit a necessity. In this study, the provisions of the Turkish Commercial Code regarding the waybill and carrier’s receipt will be examined in comparison with the provisions of the German Commercial Code.
Im aufgehobenen türkischen Handelsgesetzbuch Nr. 6762 war der Frachtbrief als Wertpapier geregelt. Im Gegensatz zum türkischen Handelsgesetzbuch Nr. 6762 ist er im neuen türkischen Handelsgesetzbuch (Nr. 6102) kein Wertpapier mehr, sondern hat nur Instruktions- und Beweisfunktion und ist somit ein Beweispapier. Die Vorschriften zum Frachtbrief sind vom deutschen Handelsgesetzbuch ins türkische HGB übernommen worden. Jedoch wurden die Vorschriften zum Ladeschein, der im deutschen HGB in §§443-448 geregelt ist, nicht aufgenommen. Obwohl im Art. 859 tHGB der Begriff “Ladeschein“ verwendet wird, stimmt dieser Begriff mit dem deutschen Ladeschein nicht überein. Im deutschen Recht ist der Ladeschein ein Wertpapier und kann als Namen-, Inhaberpapier oder an Order ausgestellt werden. Außerdem enthält das HGB ausdrückliche Normen über die Rechtsfolgen der Ausstellung eines Ladescheins und die Einwendungen des Frachtführers, die er gegen den aus dem Ladeschein Berechtigten entgegensetzen kann. Im Art. 859 tHGB ist nur vorgesehen, dass der Absender Ausstellung eines Ladescheins verlangen kann, der hinreichende Informationen über den Gut und den auszuführenden Transport enthält, wenn ein Frachtbrief nicht ausgestellt wird. Der im Art. 859 tHGB vorgesehene Ladeschein ist kein Wertpapier und somit auch kein Traditionspapier. Nichtkodifizierung des Ladescheins oder eines ähnlichen Beförderungsdokument im türkischen Recht, das gesetzlich als Wertpapier ausgestaltet ist, führt bei Anwendung des aus dem deutschen übernommenen Frachtrecht zu Problemen bzw. zu Widersprüchen, da sich das deutsche Frachtrecht sowohl auf Frachtbrief als auch Ladeschein bezieht.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Commercial Law (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 5 Issue: 1 |