Bilindiği gibi Kant, doğayı, transendental öznenin anlama yetisinin apriori kategorileri ve düzenleyici ilkeleri aracılığıyla kavranabilen bir fenomenler bütünü olarak değerlendirir. Bu bağlamda doğa, Kant felsefesinde, deneyimin olanaklılığının koşulları içerisinde şekillenen bir görünüşler dizgesi olarak karşımıza çıkar. Schelling ise bu Kantçı sınırlandırmayı aşarak doğayı, insan zihninden bağımsız, kendi içinde etkin, üretken ve yaratıcı bir varlık alanı olarak tasarlar. Onun radikal olarak nitelendirilebilecek bu bakış açısı, doğayı yalnızca epistemolojik bir mesele olarak ele alan Kant’tan köklü bir kopuşu temsil eder. Buna göre doğa, anlama yetisinin içine hapsedilmiş ve yalnızca mekanik yasalarla açıklanabilen bir nesneler topluluğu değildir. Schelling, doğayı organizma ile mekanizmayı, zorunluluk ile özgürlüğü birleştiren yaratıcı bir süreç olarak konumlandırır. Böylece Kant’ın doğaya ilişkin bilgi anlayışının kurucu etkisini ortadan kaldırır ve onun yerine, doğayı kendi başına var olan, dinamik ve üretken bir bütünlük olarak ele alan yeni bir ontolojik paradigma önerir. Bu ontolojik dönüşüm, Kantçı transendental idealizmin doğa anlayışını askıya alarak, doğayı kendi içkin ilkeselliği doğrultusunda düşünmeyi mümkün kılar ve böylece spekülatif doğa felsefesi için asli bir zemin hazırlar.
As is well known, Kant conceives of nature as a totality of phenomena that can be apprehended through the a priori categories and regulative principles of the transcendental subject's faculty of understanding. In this context, nature, within Kantian philosophy, appears as a series of appearances constituted within the conditions of the possibility of experience. Schelling, however, transcends this Kantian limitation and conceives of nature as a realm of being that is independent of human consciousness—active, productive, and creative in itself. This perspective, which may be characterized as radical, represents a decisive break from Kant’s conception of nature as merely an epistemological issue. Accordingly, nature is not a collection of objects confined within the bounds of the faculty of understanding and explicable solely by mechanical laws. Rather, Schelling posits nature as a creative process that unites organism and mechanism, necessity and freedom. In doing so, he reconfigures the foundational role of Kant’s epistemology in the conception of nature and instead proposes a new ontological paradigm in which nature is regarded as an autonomous, dynamic, and productive totality. This ontological shift suspends the Kantian understanding of nature grounded in transcendental idealism and makes it possible to conceive of nature in accordance with its own immanent principles, thereby laying the groundwork for a speculative philosophy of nature.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | 19th Century Philosophy |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Publication Date | December 1, 2025 |
| Submission Date | September 30, 2025 |
| Acceptance Date | October 22, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: 24 |