This essay, first of all, emphasizes on the concept of free time which is under the influence of the consumerist society/culture as a specific ideology of capitalism and, thus, no longer a time zone in which individuals may improve their humanly capacities and free themselves. Free time, in its new form, is viewed as a time slice which conditions consumption and causes the act of purchasing. Individuals increasingly prefer wandering about shopping malls or watching TV at home in their free time. The media no doubt has a role in shaping such preferences. It is the media which deliberately ignores those things which are not a question of consumption. Public libraries are one of those things which are naturally not places of consumption yet places for passing free time. The consumerist society narrows down the life space of public libraries through media. The claim that this is especially valid in the case of Turkey while it is not so in the US and other Western countries creates a paradox. The way out of this paradox has been found in the absence of the Enlightenment tradition and its consequent failure in fermenting public libraries in Turkey.
Denemede, ilkin, boş zaman kavramı üzerinde durularak, bu zaman diliminin, kapitalizmin özgül bir ideolojisi olarak tüketim toplumunun/kültürünün etkisi altında kaldığı ve böylece, bireylerin, insanî yetilerini geliştirebileceği ve kendilerini özgür kılabilecekleri bir zaman dilimi olmaktan çıktığı vurgulanmıştır. Bu haliyle boş zaman, bütünüyle, tüketimi koşullayan ve bu bağlamda, para ile satın alma ediminin gerçekleştiği bir zaman dilimi olarak görülmektedir. Bireyler, boş zamanlarında, giderek daha fazla oranda, alışveriş merkezlerinde aylak gezintiyi, alışverişi ya da evlerinde televizyon izlemeyi tercih etmektedirler. Kuşkusuz bu tercihlerin şekillenmesinde, medyanın dolayımı büyük bir rol üstlenmektedir. Yine aynı medya, tüketime konu olamayacak şeyleri, bilinçli olarak göz ardı etmektedir. Yapısı gereği tüketime konu olmayan ve aynı zamanda boş zaman değerlendirme işlevine sahip olan halk kütüphaneleri tam da bu “şey”lerden biri olmaktadır: Tüketim toplumu, medya dolayımıyla, halk kütüphanelerinin yaşam alanlarını daraltmaktadır. Bunun, Türkiye genelinde özelikle doğru olduğu iddia edilmekle birlikte, A.B.D ve diğer batı ülkelerinde tersi bir durumun var olması, bir çelişki görünümü yaratmaktadır. Bu çelişkiden çıkış yolu ise, ülkemizde, batı ülkelerinin tersine, Aydınlanma Çağı'nın yaşanmamış olmasında ve bunun doğal sonucu, Türkiye'de, halk kütüphanelerine mayasını çalan aydınlanma geleneğinin yokluğunda bulunmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 25 Issue: 1 |
Bu dergi içeriği CC BY 4.0 ile lisanslanmaktadır.