Tarihî kayıtlarda Halep Türkmenleri olarak geçen Kuzey Suriye’de yerleşmiş Türk grupların bağlı olduğu bir ocak yapılanması mevcuttur. Bu ocak, adını XV. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve anlatılarla Hacı Bektaş Velî’ye bağlanan Bozgeyikli Dede’den almaktadır. Asıl adının Yusuf Nûrânî olduğu rivayet edilen Bozgeyikli Dede ve onun soyundan gelen ocakzâdeler Dedeler ailesi , şecereler vasıtasıyla bölge Türkmenleri tarafından seyyid olarak anılmaktadır. Dolayısıyla bugün de Bozgeyikli Dede’nin türbesi ile soyundan gelenlerin kurdukları zaviyeler inanç merkezleri durumundadır. Her ne kadar bu türden dede ailelerine dayanan ocak yapılanmaları Aleviliğin temel kurumları arasında görülse de çalışmamızda durum farklılaşmıştır. Bozgeyikli Dede Ocağı’na bağlı olanlar kendilerini Alevi olarak nitelememektedirler. Zaviyelerin başında bulunan ocakzâde şeyhler ve müritleri kendilerini Rufai olarak tanımlamaktadırlar. Rufai tanımlaması ve zaviyelerin bu çerçevedeki uygulamaları ilk bakışta Türkiye’deki Alevi ocakların işleyişine benzememektedir. Ancak Bozgeyikli Dede türbesinin menkıbevî anlatılarla zenginleşmiş bir ziyaretgâh olması ve hâlen ocakzâdelerin sağaltma fonksiyonuyla birlikte sosyal hayatı düzenleyici görevlerinin bulunması, bu yapıyı geleneksel ocaklar çerçevesinde değerlendirmeye imkân vermektedir. Bozgeyikli Dede Ocağı’nın böylesi ikili bir yapı göstermesi göçer Türkmenler arasında yaşamış iki dinî şahsiyetin hatıralarının ortak hafızada birleşmiş olabileceğini düşündürmektedir. Bu çalışmada kullanılan veriler 2005-2010 yılları arasında bölgede yapılan alan araştırmalarında gözlem ve görüşme yöntemleriyle elde edilmiştir. Elde edilen veriler, tarihî belgelerin ve konuyla ilgili yayınların sonuçlarıyla karşılaştırılarak analiz edilmiştir
Known as Turkmens of Aleppo in the historical records, there is an example of Ocak “Alawis belong to a religious elite called Ocak ‘hearth’” organisations that are linked with the Turkish groups in the Northern Syria Aleppo . This Ocak was named after Bozgeyikli Dede who presumably lived in 15th century and claimed to be Haci Bektash Veli on the grounds that his stories are similar to Bozgeyikli Dede. Alawi leader ‘the Bozgeyikli Dede’ whose actual name is Yusuf Nûrânî and Ocakzâde Dedes are considered as sayyid by means of pedigrees. For this reason, the tomb of Bozgeyikli Dede and small Islamic monasteries are now places of worship. Notwithstanding the fact that Ocak Dede families are Alewis fundamental organization, this condition is different in this very study. However, the most distinguished part is that those who belong to this Ocak of Bozgeyikli Dede hearth do not see themselves as Alewis. Ocakzâde sheikhs and murids who are responsible for the islamic monasteries consider themselves as Rufai. The description of the Rufai and the practices of Islamic monasteries in this framework are not the same with the process of the Ocak of Alewis in Turkey. However, the tomb of Bozgeyikli Dede is a place you can visit with lots of epic stories and the restoration of Ocakzâdes makes the social life easier, so this enables to evaluate the fuctioning within the scope of traditional ocaks. This dual functioning of the Ocak of Bozgeyikli Dede displays that these two religious personalities who lived in nomadic Turkmens and their memories are believed to be the same. In this study, the data are obtained in the field researches by the methods of survey and interview between the years of 2005-2009 in that area. Historical documents, the background of the Bozgeyikli Dede and his legendary identity, Ocak’s current influence area are tried to be ascertained by means of field research. These data were analyzed with comparison to the historical documents and the results of the articles related to the issue
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 15, 2013 |
Published in Issue | Year 2012 Issue: 63 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.