An intellectual of Tanzimat Era, Shemseddin Sami (Frasheri) is a great scholar who devoted his life to an extend area as Turkish culture, art, literature and language and who concretized this devotedness through some of his immortal works that could not be surpassed even today. This is an unarguable fact; however, he is a remarkable person not only for this aspect but also for his attitude and style in the aforementioned works since Shemseddin Sami is among the ones who realized the power of nationalism, one of the important movements of that period, and clearly manifested his “Turkist” attitude through inclining towards Turkish culture, art, language and literature. However, this Turkist intellectual, who devoted his life to Turkish culture and knowledge, would be mentioned with a completely opposite image from his Turkist attitude in the first quarter of the Republic Period due to the work titled Albania, what it was, what it is and what it will be?, which was ascribed to him. Moreover, interestingly, this issue would be brought forward by another Turkist, Orhan Seyfi Orhon. Orhan Seyfi Orhon made a series of publications titled “The Ones We Nursed in Our Bosom! A Document of Betrayal and Ungratefulness” about the aforementioned work in the journal of Çınaraltı in the mids of 1940s. These publications presented some excerpts from Albania, what it was, what it is and what it will be?, which was ascribed to Shemseddin Sami and made some comments on these excerpts with an intentive language. Writers and readers form other journals joined in this case and therefore the topic evolved into different dimensions and aspects and a discussion process began. This article evaluates the discussions on the aforementioned publications through focusing on them.
Bir Tanzimat aydını olan
Şemsettin Sami, hayatını Türk kültürü, sanatı, edebiyatı, dili gibi son derece
geniş bir sahaya adayan ve bu adanmışlığı hâlen bugün bile aşılamamış bazı ölmez
eserleriyle somutlayan büyük bir âlimdir. Bu, tartışmasız bir gerçektir. Ancak
o, sadece bu yönüyle değil, söz konusu eserlerdeki tavrı ve duruşuyla da son
derece dikkate değer bir şahsiyettir. Çünkü Şemsettin Sami, devrin önemli
cereyanlarından biri olan milliyetçiliğin gücünü çok erkenden fark eden ve bu
çerçevede Türk kültürü, sanatı, dili ve edebiyatına yönelerek “Türkçü” tavrını
açıkça belli edenlerdendir. Ne var ki Türk kültür ve irfanına hayatını vakfeden
bu Türkçü âlim, kendisine isnat edilen Arnavutluk Ne İdi, Nedir, Ne Olacak? adlı
eser dolayısıyla Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde Türkçü tavrından taban tabana zıt
bir görüntüyle söz konusu edilecektir. Üstelik bunu, ilginç ama kendisi gibi
Türkçü bir isim olan Orhan Seyfi Orhon gündeme getirecektir. Orhan Seyfi Orhon,
1940’lı yılların ortalarına doğru yukarıda adını andığımız eser üzerine başında
bulunduğu Çınaraltı dergisinde “Koynumuzda Beslediklerimiz! Bir Hiyanet ve
Nankörlük Vesikası” başlıklı bir dizi neşriyatta bulunur. Bu neşriyatta
Şemsettin Sami’ye isnat edilen Arnavutluk Ne İdi, Nedir, Ne Olacak? adlı
metinden bazı pasajlar verirken beraberinde dikkatli bir dille yorumlarda
bulunur. Buna, diğer gazetelerden yazarlar ve okurlar da katılır. Böylece konu
farklı noktalara evrilir ve bir tartışma süreci başlar. Bu makalede söz konusu
neşriyat üzerine başlayan tartışmalar merkeze alınarak değerlendirilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | July 10, 2015 |
Submission Date | January 10, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 5 Issue: 10 |