Siber takip, mağdur bireylerde korku, endişe, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ciddi
psikolojik rahatsızlıklara sebep olan bir olgudur. Literatürde, Türkiye’deki bireylerin siber takip pratiklerini
çok boyutlu olarak inceleyen çalışmaların sınırlı olduğu görülmektedir. Bu çalışma, Türkiye’deki gençlerin
siber takip pratiklerini kapsamlı bir şekilde incelemeyi ve bu pratik kapsamında dijital mecralar arasında
nasıl ve neden geçişler yaptığını ortaya koymayı amaçlamıştır. Araştırma kapsamında, 18-30 yaş aralığında
siber takip pratiği gerçekleştiren ve farklı sosyodemografik özelliklere sahip 16 katılımcıya kartopu
örnekleme tekniği ile ulaşılmıştır. Deneysel aşamada, katılımcılar yeni tanıştıkları veya hakkında bilgi sahibi
olmadıkları bir kişiyi, adım adım ve sesli bir şekilde rutin olarak yaptıkları gibi dijital mecralardan takip
etmiştir. İkinci aşamada ise, katılımcıların siber takip pratiklerine dair kapsamlı veriler elde etmek amacıyla
yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bulgular, katılımcıların bilgi edinme motivasyonu
ile gerçekleştirdikleri siber takip pratiklerinde en fazla Instagram üzerinden doyuma ulaştıklarını ortaya
koymuştur. Katılımcıların, X’i (Twitter) kişilerin politik düşüncesini öğrenmek, Facebook’u kişilerin geçmiş
bilgilerini edinmek ve Google’ı bir geçiş mecrası olarak kişilerin sosyal ağlarına ulaşmak için kullandıkları
görülmüştür. Katılımcıların, siber takipte en fazla tedirgin oldukları mecranın takip edilen kişilere bildirim
gitmesi nedeni ile LinkedIn, en az kullandıkları mecranın ise sınırlı veriler sunması nedeni ile WhatsApp
olduğu saptanmıştır. Araştırmada, katılımcıların siber takibi “normal ve sıradan” bir pratik olarak algıladığı
ortaya çıkmıştır. Fakat katılımcıların genel olarak siber takip için sahte hesap gibi birçok yöntem ile belirli
bir zaman ve mekânda kapalı hesaplara erişmeye çalıştıkları görülmüştür. Katılımcıların çoğunluğunun bu
yoğun pratiğe rağmen kendilerini “aşırı ve korkutucu” olması sebebi ile “stalker” olarak tanımlamadıkları
tespit edilmiştir.
Cyberstalking is a phenomenon that induces severe psychological disorders, including fear, anxiety,
depression, and post-traumatic stress disorder, in victims. A critical synthesis of the literature identifies
a notable deficiency in multidimensional research concerning cyberstalking practices within the Turkish
context. This study undertakes a comprehensive examination of cyberstalking practices among Turkish
youth, with a specific focus on the dynamics of inter-platform migration. Utilizing a snowball sampling
technique, 16 participants aged 18-30, exhibiting diverse socio-demographic profiles, were recruited.
During the experimental phase, participants engaged in a systematic and audible monitoring of an
individual, with whom they had either recently acquainted or had no prior information about, through
digital media channels, replicating their routine cyberstalking practices. Subsequent semi-structured
interviews were conducted to elicit detailed insights into participants’ cyberstalking practices. The findings
reveal Instagram as the primary locus of cyberstalking practices, driven by participants’ information
acquisition motives. X (Twitter) serves as a means to discern individuals’ political affiliations, Facebook
as a repository of historical data, and Google facilitates access to individuals’ social networks. Notably,
LinkedIn elicits the greatest participant unease due to notification mechanisms, while WhatsApp is least
utilized owing to data limitations. While participants generally perceive cyberstalking as normative, many
resort to various stratagems, including the creation of fictitious accounts, to access restricted profiles.
Despite intensive engagement in these practices, the majority eschew self-identification as ‘stalkers,’ citing
perceived excessiveness and intimidation associated with the label.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Communication Studies, Communication Technology and Digital Media Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | May 22, 2024 |
Acceptance Date | October 8, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 46 |
All articles published in the Turkish Review of Communication Studies are licensed under the Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.