Throughout Islam’s theology, the issue of createdness of Qurʾān - which results from the discourse of the denial of divine attributes and which was first raised as a question by Jaʿd b. Dirham and followed by Jahm b. Ṣafwān and Bishr b. Ghiyāth al-Marīsī- has been one of the oldest debates raging within the Islamic scholarly circles. When political conspiracies were involved in the issue, the debate became even fiercer and led to bloodshed and torture among Muslim communities causing death to many eminent scholars in the 2nd/8th century. One of the reasons why all these debates did not reach a conclusion is that the concepts had not been sufficiently analyzed and the attribution of false or different meanings to the same concepts under discussion. Each sect or group attempted to resolve the issue within the framework of their own background, cultural structure and most importantly, their own principles. The different views put forward on the issue of createdness of Qurʾān are largely related to the kalām attribute, and it is based on the acceptance of the kalām as a essential (dhātī) and active (fi‘lī) attribute. Although the explanations are different, all sect or group accept that the Qurʾān is a divine book sent to people by God.
This study is the revised and expanded version of the seminar work prepared in the doctoral period. I am grateful to Associated Professor Harun Çağlayan and Dr. Abdullah Demir who have read and contributed to the early draft of this work.
İslam düşüncesinde, -ilk defa Ca‘d b. Dirhem tarafından tartışılan, daha sonra da Cehm b. Safvan ve Bişr b. Gıyâs el-Merîsî tarafından sürdürülen ve ilâhî sıfatların inkarıyla sonuçlanabilen- Kur’ân’ın mahluk olup olmadığı meselesi, uzun süre tartışma konusu olmuştur. Meseleye siyasî çekişmeler dahil edildiğinde, tartışma daha da şiddetlenmiş ve 2./8. yüzyılda İslam toplumunda bu tartışma kan dökülmesine, birçok âlimin işkenceye maruz kalmasına hatta ölümüne yol açmıştır. Halku’l-Kur’ân meselesinde süre gelen tartışmanın sonuçlanamamasının sebeplerinden biri, problemin temel kavramlarının yeterince analiz edilmemesi, kavramalara yanlış veya farklı anlamların yüklenmesidir. Her mezhep veya grup, problemi kendi dinî ve teolojik kaygıları ve en önemlisi de kendi ilkeleri bağlamında izaha kavuşturmaya çalışmıştır. Halku’l-Kur’ân konusunda ileri sürülen bu farklı görüşler, büyük ölçüde kelâm sıfatıyla ilgisi olup kelâmın zâtî veya fiilî bir sıfat olarak kabul edilmesine dayanmaktadır. İzahlar farklı olsa da tüm taraflar, Kur’ân’ın Allah tarafından insanlara gönderilen ilâhî bir kitap olduğunda mutabıktır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | August 6, 2020 |
Submission Date | June 14, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 3 Issue: 1 |