Türklerin Malazgirt zaferinden itibaren 15-20 yıl içinde Anadolu’yu fethetmeleri ve burada kendi devletlerini kurmalarından sonra Batı dünyası ile Bizans’ın başlıca gayesi, Türkiye Selçuklu Devletini yıkmak ve Türkleri Anadolu’dan geldikleri yere atmak veya bu ülkede imha etmek olmuştur. Bunlar karşılık Türkiye Selçuklu hükümdarları da Türk tarihinin en ağır ve en çetin vatan savunması yapmışlardır. Onlar bununla da kalmamışlar, II Haçlı serleri sonucunda (1147-1148) Batı dünyasının, Miryokefalon zaferi sonucunda da (1176) Bizans’ın emellerine tamamen son vererek, Anadolu’yu istikrara kavuşturmuşlardır. Bundan sonra Türkiye Selçuklu hükümdarlarından Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev (1205-1211), devletlerini maddeten ve manen geliştirmek için bazı temel iç ve dış politikalar uygulamışlardır. Bu politikalardan biri, devleti sarılmış bir kara devleti olmaktan kurtarıp doğal sınırlarına ulaştırmak, diğeri de Selçuklu ekonomisini dış dünyaya açmak ve onunla bütünleştirmektir. Sultan Keyhüsrev’in temelini attığı bu politikalar, oğulları İzzeddîn Keykâvus (1211-1220) ve Alâeddîn Keykubâd (1220-1237) tarafından devam edilerek, gerçek hedefine ulaştırılmıştır. Böylece Anadolu, tarihinin hiçbir devrinde görülmemiş şekilde iktisadî ve medenî bakımdan büyük bir gelişmeye sahne olmuştur.Bu küçük araştırmanın gayesi, Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev’in, özelliği ve önemi henüz tam olarak ortaya konamamış olan bu iki temel politikasını ve diğer faaliyetlerini ortaya koyarak, bu başarılı sultanın tarihte oynadığı rolü belirtmektir.
Following the conquest of Anatolia by the Turks within 15-20 years after the victory of
Manzikert and the Turks establishing their own states in this land, the primary purpose of the
Western World and Byzantium was to destroy the Anatolian Seljuk Sultanate and expel the Turks
out of Anatolia back to where they came from, or destroy them in this country. In return, Anatolian
Seljuk rulers had to conduct the gravest and most difficult homeland defense in Turkic history. Not
being contented with this, they also brought stability to Anatolia by completely putting an end to
the desires of the Western World at the end of the Second Crusade (1147-1148) and those of
Byzantium as a result of the victory of Myriokephalon (1176). Afterwards, the Anatolian Seljuk
ruler Sultan Giyath ad-Din Kaykhusraw I (1205-1211) started carrying out some fundamental
domestic and foreign policies in order to physically and spiritually improve his sultanate. One of
these policies was to free the sultanate from being a landlocked country and expand it towards its
natural borders, while the other policy was to open up and incorporate Seljuk economy to the
outside world. These policies established by Sultan Kaykhusraw were continued by his sons ‘Izz adDin
Kaykawus (1211-1220) and ‘Ala ad-Din Kayqubad (1220-1237), who successfully reached
these policies to their real goals. Thus, Anatolia witnessed a great economic and civilized
improvement not seen throughout its entire history.
The aim of this small research is to reveal these two fundamental policies, whose
characteristics and importance have not been asserted yet, of Sultan Giyath ad-Din Kaykhusraw I
and his other activities, and to emphasize the role played by this successful sultan in history.
Other ID | JA65YG79PC |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Issue: 5 |
Selçuk University Journal of Seljuk Studies is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).