Yaşadığımız çağ, Fransız İhtilalinin ve Sanayi İnkılabının kamusallaştırılmasına koşullandırılmış “uhuvvet, müsavat ve hürriyet” kavramlarının ve bunların kurumsal muadillerinin (milliyetçilik, halkçılık, cumhuriyetçilik, demokrasi vb.) üzerine kurulmuştur. Her üç kavram, ihtilalin ve inkılabın öznelerini perdelemek ve fiillerini meşrulaştırmak için evrensel birer gerçeklik olarak bayraklaştırılmışlardır. İhtilal ve inkılabın olumlu sonuçlarına odaklanıp yıkımını perdeleyen, büyülü bir dünya olarak sürecin pazarlanmasına payanda kılınan üç kavramın müşterilerinden birileri de hem Tanzimat ricali hem de bunları eylemlerine muhalefet edenler olmuştur. Rical-i Tanzimat, “medeniyetçilik”, muhalif zümre ise “meşrutiyetçilik” başlıkları altında bahse konu kavramlara atıf yaparak dahilde siyasi çelimsizliklere ve içtimai çatışmalara çözüm bulmayı hariçte ise mezkûr büyülü dünyanın bir parçası olmayı amaçlamışlardır. Ancak her iki kesim açısından sürecin selamete değil felakete kapı aralamış olması başta Gökalp olmak üzere son dönem Osmanlı aydınlarında uyanışa sebep olmuştur.
II. Meşrutiyetin meşhurlarından olan Gökalp, felaket yıllarında devletin yıkılışına diğer taraftan Türk milletinin yılmayışına şahit olmuştur. Türk milletinin metanetinin müşahidi olan Gökalp, ihtilal kavramlarını belli zümrelerin medeniyet adı altında imtiyazlarına perde olarak değil de milletin mücadelesine birer payanda olarak değerlendirmiştir. Çalışma Gökalp’in bu çabasına odaklanmıştır. Öncelikle kavramların tarihi tecrübesi dikkatlere sunulmuş akabinde bunların Gökalp’in dönem yazılarındaki karşılıkları mukayeseli bir şekilde analiz edilmiştir.
The era in which we live is based on the concepts of “fraternite, equalite and liberte” conditioned on the nationalization of the French Revolution and the Industrial Revolution, and their institutional manifestations. All three concepts have been flagged as a universal reality in order to veil the subjects of the revolution and revolution and to legitimize their actions. One of the customers of the three concepts that focused on the positive results of the revolution and revolution and covered up its destruction, which were made a support for the marketing of the process as a magical world, were both the Tanzimat delet men and the societies that opposed their actions. The statesmen of the Tanzimat aimed to be a part of this magical world, except for finding solutions to political weaknesses and internal conflicts, by referring to these concepts under the headings of “civilizationism”, and the opposition group, “constitutionalism”. However, from the point of view of both segments, the fact that the process has opened the door not to salvation but to disaster has caused an awakening in the Ottoman intellectuals of the recent period, especially Gökalp.
Ziya Gökalp, one of the famous people of the second constitutional era, witnessed the collapse of the state during the disaster years, on the other hand, the Turkish nation did not flinch. Gökalp, who is an observer of the fortitude of the Turkish nation, considered the concepts of revolution not as a curtain for the privilege of certain groups, but as a support for the struggle of the nation. The study is focused on this effort of Gökalp. First of all, the historical experience of the concepts was brought to attention, and then their counterparts in Gökalp's period writings were analyzed in a comparative way.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Modernleşme Sosyolojisi, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi |
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 3 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 14 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: Ölümünün 100. Yıl Dönümünde Ziya Gökalp'ı Yeniden Anlamak |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.