Millî Mücadele Dönemi, Mustafa Kemal’in önderliğinde destansı bir galibiyetle sona ermiştir. Fakat asıl görev bundan sonra başlamaktadır. Her bir köşesi yanmış ve yıkılmış bir vatan, işsiz ve yoksul milyonlarca insan, azınlıklar ve yabancıların eline geçmiş bir ekonomi, boş bir hazine ve ödenemeyecek kadar çok borç içinde olan bir ülke geriye kalmıştır. İzmir iktisat Kongresi ile ülkenin iktisat politikaları belirlenmiştir. Bu politikalar doğrultusunda, yabancı sermayenin elinde olan işletmeler, demiryolları devletleştirilmiş; yenilerinin yapımı için de yerli girişimcilere destek verilmiştir. Böylece, Türkiye’nin yeni iş adamları sınıfı doğmaya başlamıştır. Önce nüfus mübadelesi, sonrasında da Varlık Vergisi ile gayrimüslim iş adamlarının elindeki işletmeler, yerli iş adamlarının eline geçmiştir. Türk iş adamları ile siyasîlerin ve yüksek bürokrasinin işbirliği sayesinde, gayrimüslim iş adamlarının tekelinde olan ticaret devralınarak ve imtiyazlı şirketler kurulmasına göz yumularak, yeni bir zenginler tabakası oluşturulmuştur. Koç, Tatko, Sabancı, Çukurova, Yaşar, Akkök Grubu bunlardan sadece birkaçıdır.
Yeniden yapılanması gereken ve kasası boş bir ülke için, sermayedâr sınıf çok önemlidir. Bu nedenle, 1923-1929 yılları arasında uygulanan liberal ekonomi politikaları ile iş adamlarına teşvikler ve imtiyazlar tanınarak ekonominin canlanması için gerekli olan sermaye birikiminin özel kesim tarafından sağlanılması yoluna gidilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Submission Date | June 21, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 4 |