Introduction and Aim: Previous studies have investigated the association between several perinatal factors and the risk of newborn neuroblastoma, but none of these studies have investigated the effect of maternal emotional experiences. The aim of this study is to attract attention to the possible relation between the fear induced maternal stress and newborn neuroblastoma. Material and Methods: The files of three newborn neuroblastoma patients were analyzed and the mothers were questioned to investigate the presence of emotional stress during the pregnancy period. Results: Diagnosis of all babies was discovered in the first two weeks of life. The babies were normal during the prenatal sonographic examinations. Just one month prior to delivery, all mothers experienced severe stress. Two of the mothers were involved in a car accident, and the other experienced severe distress because she was involved in an accident where her son was hurt. In two cases the tumor was surgically removed. These infants are disease free two and three years after the surgery. Complete removal was not successful in the third case, and chemotherapy had to be performed. Four years after chemotherapy, the patient was diagnosed with myelodysplastic syndrome and then secondary leukemia and is now undergoing treatment. Conclusion: Because of the rarity of neonatal neuroblastomas, it is clear that multicenter studies are necessary to understand the epidemiologic background and to develop optimal treatment protocols.
Giriş ve Amaç: Daha önce yapılan çalışmalarda çeşitli perinatal faktörlerle yenidoğan nöroblastom riski arasındaki bağlantı araştırılmış, ancak bu çalışmaların hiçbirisi annenin duygusal deneyimlerinin etkisini araştırmamıştır. Bu çalışmanın amacı annenin çok korkmasına bağlı oluşan stresle yenidoğan nöroblastomu arasındaki olası bağlantıya dikkat çekmektir. Gereç ve yöntem: Yenidoğan nöroblastomlu üç olgunun dosyaları incelenmiş, annelerinin perinatolojik dönemde yaşadıkları duygusal deneyimler sorgulanmıştır. Bulgular: Bebeklerin hepsinin tanısı ilk iki hafta içerisinde konulmuştur. Perinatolojik takipleri tamamen normal olan hastaların anneleri son gebelik ayında ciddi bir korkma anı yaşayarak strese maruz kalmışlardır, iki anne trafik kazasına uğramış, diğer annenin ise çocuğu bisikletle annenin gözü önünde kaza geçirmiştir. İki hastada tümör tamamen çıkarılabilmiştir. Bu iki hasta ameliyattan sonra ikinci ve dördüncü yıllarında sorunsuz takip edilmektedir. Üçüncü hastada cerrahi olarak tam çıkarlamamış, ve kemoterapi uygulanmak zorunda kalınmıştır. Kemoterapiden dört yıl sonra myelodisplastik sendrome ve ikincil lösemi tanıları konulmuştur. Hasta halen tedavi altındadır. Sonuç: Çok nadir tümörler olduklarından etkin kemoterapi protokollerini oluşturmak ve epidemiyolojik tabanı saptayabilmek için daha çok merkezli çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Volume: 41 Issue: 1 |