@article{article_1094487, title={MİMARİ, TEKSTİL, HEYKEL, PERFORMANS: HEIDI BUCHER VE MEKÂNIN TENİ}, journal={Erciyes Akademi}, volume={36}, pages={672–692}, year={2022}, DOI={10.48070/erciyesakademi.1094487}, author={Asyalı Büyükerman, Fulya}, keywords={Mekân, Hafıza, Metamorfoz, Ten, Heykel}, abstract={<div style="text-align:justify;">Heidi Bucher, 1970’lerde kendisiyle özdeşleşen ‘Skinnings’ adlı heykelleri için mimari mekânların duvarlarında lateks ve kumaş ile kalıplamalar yapan ve bunlardan elde ettiği fragmanları birleştirerek heykele dönüştüren bir sanatçıdır. Bucher’ın sanatı, heykellerin üretim sürecinde hem hassasiyet hem de fiziksel güç gerektiren uygulamaların karşıt yapısı ve performatif yönüyle olduğu kadar, mimari ve beden arasındaki melezliği yansıtan plastik sonuçları ile günümüz sanatında da tekrardan ilgi uyandıran bir güncelliğe sahiptir. Zürih’te Uygulamalı Sanatlar Okulu’nda aldığı tekstil eğitiminin ardından önce ipek baskı kolajlar ve kumaş heykeller yapan Bucher, ABD’ye taşınması sonrası o yıllarda çağdaş sanat eğilimlerinin çeşitliliği içinde, hafıza ve metamorfoz kavramları üzerine çalışarak, performans ve mimari mekâna yönelik müdahale içeren heykellere yönelmiştir. Bucher’ın yapıtları, Alman mimar Gottfried Semper’in (1803-1879), mimarlığın kökeninin dokumada yattığını savunan yazılarında; mimarlığın canlı bir zar, ikinci bir ten olarak işlev gördüğü fikrinden derinden etkilendiğini ortaya koyar. Bucher, mimariyi, tekstili ve teni birleştirerek Semper’in teorilerine atıfta bulunur. Bu heykellerin dokusu ve renkleri lateks malzemenin dönüşümüyle yaşlanan ve deforme olmaya başlayan bir bedeni anımsatır: Esnekliğini bir süre korusa da sonunda koyulaşan, kırışan ve sertleşen lateksin değişen görünümü teni andırır. Tenin; benliği kuşatan bir ev ya da kabuk olduğu metaforundan faydalanan Bucher’ın heykellerinde mimari ve beden arasındaki etkileşimin yarattığı melezlik, sürrealist etkiler taşıdığı gibi malzemenin yapısal özelliklerini kullanması, kırılganlık ve geçiciliği görünür kılması ile postminimal bir tavır da yüklenir. Beden ve mekân arasındaki muğlak alanın tanımına özgün bir yaklaşımı olan Bucher’ın ‘ten duvarlı odalar’ etkisi veren lateks heykelleri, hafızanın izlerini ve malzemenin süreç içinde dönüşümü ile metamorfoz temasını görselleştirir. </div>}, number={2}, publisher={Erciyes Üniversitesi}