@article{article_122100, title={Düşük titrede Anti-HCV pozitifliği bulunan hastalarda Rekombinant İmmunoblot (RIBA) ve HCV RNA test sonuçlarının değerlendirilmesi}, journal={Journal of Clinical and Experimental Investigations}, volume={5}, pages={553–556}, year={2014}, DOI={10.5799/ahinjs.01.2014.04.0456}, author={Uzun, Berrin Karaayak and Er, Hakan and Güngör, Serdar and Şener, Aslı Gamze and Kaya, Selçuk}, keywords={Anti-HCV, HCV RNA, Hepatit C virüs, S/C oranı, RIBA.}, abstract={Amaç: Hepatit C virüsü (HCV) enfeksiyonlarının laboratuvar tanısında, anti-HCV antikorlarının enzim immun assay (EIA) veya kemilüminesans immün yöntemler ile saptanması dünyada ve ülkemizde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak rutin tanı laboratuvarlarında ciddi sorun oluşturan anti-HCV testlerinde sınır değerine (Serum/Cut-off; S/C= 1,0) yakın pozitif sonuçların elde edilmesi konusunda ortak bir yaklaşım geliştirilmemiştir. Bu çalışmada, Şubat 2013-Mayıs 2014 tarihleri arasında üçüncü jenerasyon anti-HCV testleri ile “düşük titrede pozitif” olarak saptanan hastaların retrospektif olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Serum örnekleri anti-HCV açısından Advia Centaur XP (Bayer-Siemens, Germany) otoanalizörü ile, anti-HCV doğrulaması line immunoassay (Inno-LIATM HCV Score, İnnogenetics, Belçika) ile, HCV RNA testi ise COBAS AmpliPrep/COBAS AMPLICOR HCV Test (Roche, İsviçre) ile çalışılmıştır. Bulgular: Toplam 55.631 serum örneği incelenmiştir. Bunların 55 (%0,10)\’i anti-HCV düşük pozitiftir (sample/cutoff [S/CO]). S/CO değerleri 1,15-6,15 arasında değişmektedir. Düşük pozitiflik saptanan hastaların 17\’si (%31) line immunoassay ile pozitif, 2\’si (%4) şüpheli, 36 hasta (%65) negatif olarak tanımlanmıştır. Düşük pozitif ve line immunoblot test pozitif örneklerin hiçbirisinde HCV-RNA saptanmamıştır. Sonuç: Moleküler testlerin maliyet etkinliği düşünüldüğünde, tekrarlayan reaktiflik durumlarında antikor pozitifliğinin doğrulanması gerektiği düşünülmüştür. Sonrasında gerekirse, biyokimyasal analizlerle birlikte hasta değerlendirildikten sonra tanı, takip ve tedavi etkinliği için moleküler testlerin kullanılmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır.}, number={4}, publisher={Aydın ECE}