@article{article_1492642, title={Akdeniz ve Karadeniz Genelinde Deniz Alanlarının Sınırlandırılmasında Adaların Etkisine Yönelik Uluslararası Yargı Kararlarının Değerlendirilmesi}, journal={DEHUKAM Journal of the Sea and Maritime Law}, volume={2}, pages={69–109}, year={2019}, author={Ergüven, Nasıh Sarp}, keywords={Ada Kavramı, Deniz Alanı Sınırlandırması, Uluslararası Adalet Divanı, Hakça İlkeler}, abstract={Sınırlandırmaya etkileri bakımından adalar, coğrafi konumlarına göre dört farklı şekilde sınıflandırılabilirler. Diğer devletlerin egemenlik alanlarına nazaran, kendi ana karasına daha yakın bulunanlar “doğru taraftaki adalar”dır. Bazıları ise, iki devlet ana karası arasındaki orta hat üzerinde veya yakınında yer almaktadır. Üçüncü tür adalar, başka devletin kıyılarına, kendi ana kara kıyılarına nispeten daha yakındadırlar ve bunlara “ters taraftaki adalar” denilmektedir. Deniz aşırı konumdaki adalar, son kategoriyi meydana getirmektedir. Yukarıda sınıflandırması verilen adaların deniz alanlarının sınırlandırılmasındaki etkileri, konuyla ilgili uluslararası içtihatta önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin bulunduğu bölgede bahsi geçen hususta üç önemli uyuşmazlık Uluslararası Adalet Divanı önüne taşınmıştır. Kıta Sahanlığı (Tunus/Libya), Kıta Sahanlığı (Libya/Malta) ve Karadeniz’de Deniz Alanı Sınırlandırması (Romanya/Ukrayna) Davaları, kendi kıyısına yakın mesafedeki adasına bitişik kıyıya sahip olduğu devlet ile olan deniz alanı sınırlandırmasında yarım etki verilmesi, sınırlandırmaya tabi esas noktaların tespitinde üzerinde insan yaşamı bulunmayan kayalığın bu kapsam dışında bırakılması ve ters tarafta bulunan adaya münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı tanınmaması gibi, Türkiye açısından hem Ege hem Doğu Akdeniz’deki mevcut uyuşmazlıklar için lehte önemli birer veri niteliği göstermektedir.}, number={1}, publisher={Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi}