@article{article_1509240, title={Deliller Bağlamında Hanefî Âlimlerin Usulde Kesinlik Arayışları}, journal={İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi}, pages={29–55}, year={2025}, DOI={10.59777/ihad.1509240}, author={Çalışır, Elif}, keywords={İslâm Hukuku, Hanefî Usulü, Kat‘î Delil, İstihsân, Makâsıdü’ş-şerîa}, abstract={Çalışmanın amacı Hanefî usulcülerin nazarında epistemolojik açıdan kat‘î hükme ulaşmanın imkânını, izlenen metodu ve usuldeki sonuçlarını deliller bağlamında ele almaktır. Bu amaçla Hanefî literatürüne bakıldığında şer‘î delillerin Şâri‘’e isnadı bakımından ilim gerektiren (kat‘î) ve ilim gerektirmeyen (zannî) şeklinde iki kısma ayrıldığı ve hüccet değerlerinin epistemik analizlere tâbi tutulduğu görülmektedir. Deliller arasında böyle bir ayırıma gidilmesiyle birlikte zan ifade eden delil ile kat’î bilgi ifade eden delilin ahkâmın teşri’înde aynı kuvvette işleve sahip olmadığı açıkça ortaya konmuştur. İlim gerektiren delillerin varlığıyla bir taraftan, usulde mutlak manada olmasa da kat‘îliğin imkân dâhilinde olduğuna işaret edilirken diğer taraftan, içerisinde şüphe barındıran zannî delillerin denetlenmesinde referans aralığı oluşturularak epistemolojik değerleri kat‘î seviyeye yükseltilmeye çalışılmıştır. Bundan mütevellit bilgi değeri zannî olan âhâd haberle mutlak olarak değil birtakım şartlar altında amel edilmiştir. Bu şartlardan biri âhâd haberin ilim (kat‘î bilgi) gerektiren delillere arz edilmesidir. Arz sonucunda söz konusu delillere muhalif olan âhâd haberle âm lafzın tahsisi, mutlak lafzın takyidi terk edilmiştir. Benzer bir yaklaşım “şer‘in bir aslından başka bir aslına rucû etmek” anlamına gelen istihsân yönteminde mülahaza edilmektedir. Şöyle ki Hanefî usûlcüsü zihninde kıyâs (genel kaide veya açık kıyâs) hükmünü tümevarım (istikrâ) yöntemiyle elde ettiği, epistemik açıdan kat‘î bilgi seviyesindeki makâsıdü’ş-şerîaya arz etmesi sonucunda istihsân hükmünü daha kuvvetli bir delil olarak görüp kıyâsı (genel kâide veya açık kıyâs) terk etmektedir. Bir bakıma zannî olan kıyas hükmünü kat’î olan makâsıdü’ş-şerîayla denetlemektedir. Son tahlilde Hanefîler içerisinde şüphe olan delilleri tevâtür, şöhret, icmâ yoluyla ya da tümevarım (istikrâ) yöntemiyle elde ettikleri kat’î veya kat’îye yakın delillerle denetleyerek / destekleyerek usûldeki zannîliği en aza indirmeye çabalamışlardır. Bazen de bu kat’îlik düşüncesinden hareketle Şâri‘’e söylemediği şeyi söyletmekten çekinen ihtiyatlı bir tutum sergilemişler ve lafzı mefhûmü’l-muhâlefe örneğinde olduğu gibi mantukuyla sınırlamışlardır. Hanefî âlimlerin usuldeki bu kat‘î bilgi arayışları, tahsis, takyid ve nesih yollarının bir yönüyle sınırlandırılması ve böylece nasların zâhirî manasının daha fazla korunmasıyla sonuçlanmıştır.}, number={45}, publisher={Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı}