@article{article_1541520, title={Tabiîn Dönemi Müelliflerinin Nesih Tespitlerine Dâir Bir Karşılaştırma; Katâde b. Diâme ve İbn Şihâb ez-Zührî Örneği}, journal={Trabzon İlahiyat Dergisi}, volume={12}, pages={257–280}, year={2025}, DOI={10.33718/tid.1541520}, author={Çalış, Muhammet İkbal and Balık, Emrah}, keywords={Tefsir, Nesih, Tabiîn, Katâde, Zührî}, abstract={Şer‘î bir hükmün başka bir şer‘î hükmü kaldırması olarak tanımlanan nesih, ulûmu’l Kur’ân literatüründe genellikle en-Nâsih ve’l mensûh şeklinde zikredilmektedir. Bu alana dair yazılan müstakil eserlerin ilklerinden sayılabilecek Katâde b. Diâme (ö. 117/735) ve İbn Şihâb ez-Zührî’ye (124/742) ait olduğu belirtilen en-Nâsih ve’l mensûh isimli eserler müelliflerin yaşadıkları dönem ve ait oldukları nesil göz önünde bulundurulduğunda oldukça önem arz etmektedir. Nitekim tefsirinde nesih hususuna değinen ve neshe konu olan ayetlerde bu meseleye dair rivayetleri çokça zikreden İbn Cerîr et-Taberî (ö. 310/923) ile bu alana dair müstakil eser yazan önemli isimler arasında yer alan Ebû Ubeyd Kâsım b. Sellâm (ö. 224/838) ve Ebû Ca’fer en-Nehhâs (ö. 338/950), eserlerinde Katâde ve Zührî’den konuya dair nakillerde bulunmuşlardır. Bu durum Katâde ve Zührî eserlerinin önemli olduğunu vurgulayan göstergelerden biridir. Ele almış oldukları nesih tespitlerine bakıldığında Katâde’nin 33, Zührî’nin ise 34 ayeti bu çerçevede konu ettikleri ve bu ayetlerin 17 tanesinin de aynı ayetler olduğu görülmektedir. Geri kalan ayetlerin ise farklı nesih tespitleri olduğu ifade edilebilir. Nesih literatürüne giren söz konusu iki eserin nesih tespitlerindeki bu hatırı sayılır fark, okuyucuların zihinlerinde doğal olarak bazı şüpheler uyandırabilir. Özellikle Katâde’nin nesih tespitlerine bakıldığında Zührî’ye kıyasla, sistematik hale gelen nesih ilmine daha uyumlu tespitler olduğu görülmektedir. Zührî’nin ise, ilk dönemlerde nesih olarak isimlendirilen, ancak sonraları neshin kapsamından çıkarılan; istisna, takyit ve beyân içeren ayetleri de nesih çerçevesinde değerlendirdiği ifade edilebilir. Bu durum, Katâde ve Zührî’nin farklı ilmî çevrelerde yetişmeleri ya da ilgilendikleri ve şöhret buldukları ilmî disiplinlerin farklı olmasıyla da ilişkilendirilebilir. Ayrıca, bu eserlerin müelliflere nispeti hususundaki bazı şüpheler de nesih tespitlerindeki bu farklılığın bir diğer sebebi olabilir. Bu çalışmada öncelikle her iki müellifin ortak olarak zikrettikleri nesih tespitleri aktarılmış, sonrasında ise tamamı olmasa da zikredilen farklı nesih tespitlerinin başlıcalarına yer verilmiştir. Son olarak, ortaya çıkan bu farklılığın sâikleri ile ilgili ihtimaller üzerinde durulmuştur.}, number={1}, publisher={Trabzon Üniversitesi}