@article{article_1553111, title={1960-1980 ARASI DÖNEMDE İSTANBUL VE ANKARA’DA BİR ÇEVRESEL SORUN OLARAK GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ}, journal={Türk Dünyası Araştırmaları}, volume={137}, pages={341–364}, year={2025}, DOI={10.55773/tda.1553111}, author={Bulut, Ümit}, keywords={çevre, kentleşme, gürültü, gürültü kirliliği, gürültü sorunu}, abstract={İnsan, dünya üzerinde yaşamını idame ettirirken canlı ve cansız çevresiyle bir takım etkileşimlerde bulunur. İnsanın çevresiyle kurduğu etkileşim biçimi, onun ve diğer canlıların, dünya üzerindeki yaşamlarını temelden etkileyen önemli bir unsur olmuştur. Yaşamını sürdürebilmek adına ekosisteme müdahale eden insanın her bir adımı, ekosistemde başlangıçta kısa süreli değişimler yaratmıştır. 18. yy.da ise bu değişimi yaratan en önemli olaylardan biri olan Sanayi Devrimi meydana gelmiştir. Bu olaydan sonra ekosistemde onarılamayacak ölçüde bozulmalar başlamıştır. Bu süreç, doğada çevre sorunları olarak tanımlanan önemli sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hava kirliliği, su kirliliği ve ormanların yok olması bu tür problemlerdir. Bununla birlikte gürültü sorunu da kentsel alanlarda önemli bir sorun olarak adını duyurmuştur. Gürültü kirliliği genel itibariyle sanayileşme ve kentleşmenin bir plan dâhilinde ilerlemediği şehirlerde görülmüştür. Türkiye’de, Ankara ve İstanbul gibi nüfusu hızla artan şehirler, 1960’lı ve 1970’li yıllarda gürültü problemi ile karşı karşıya kalmıştı. İnşaatlar, motorlu taşıtlar ve sanayi faaliyetleri gürültünün ana kaynağını teşkil etmiştir. Ankara’da 1960’lı yıllarda yapılan gürültü ölçümlerinde; Amerika, İngiltere ve İsveç standartlarının üzerinde bir gürültünün olduğu tespit edilmiştir. 1970’li yıllarda ise şehirdeki büyümeye paralel olarak gürültü seviyesi de artmıştır. Gürültü kirliliği ile daha erken tarihlerde karşılaşan İstanbul’da da tablo benzerdir. Dünya 1960’lı ve 1970’li yıllarda gürültü seviyesi gelişmiş dünya ülkelerinin belirlediği üst sınırın üzerindedir. Her iki şehirde de motorlu taşıtların meydana getirdiği gürültü belirleyici unsurlardandır. Motorlu taşıtların sayısı ise teknolojik gelişme ve Türkiye’deki görece refah artışıyla bağlantılıdır. Gürültü kirliliği, Türkiye’de bu iki şehir dışındaki şehirleri ilgilendiren bir çevre problemi değildir. Dolayısıyla yöneticiler, diğer çevre sorunlarına göre daha sınırlı bir alanda etki gösteren gürültü kirliliğini ikinci planda tutmuştur. Gürültü kirliliğine mahsus bir yasa çıkarılmamış, gürültü ile ilgili kurallar, farklı yasal düzenlemelerin içerisinde ele alınmıştır.}, number={273}, publisher={Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı}