@article{article_1577081, title={İbnü’l-Arabî Öncesi Tasavvuf Literatüründe Keşf ve İlham Ayrımı}, journal={Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi}, pages={1–25}, year={2025}, DOI={10.70951/tasavvufdergisi.1577081}, author={Yılmaz, Zeynep Gülten}, keywords={Tasavvuf, Keşf, İlham, İşârî, Mârifet}, abstract={İslami ilimlerde bilginin kaynağı ve bağlayıcılığı bağlamında her bir ilim dalının kendine has metodolojisi bulunmaktadır. Hicri birinci asırdan itibaren diğer şer’î ilimlerin de temel kaynağı olan tasavvuf, Kur’an ve sünneti sûfîlere mahsus işârî bir yöntemle yorumlamaya çalışmış; böylece insanların manevî yönden gelişimlerini sağlayacak hem teorik hem pratik birikime ulaşmıştır. Sûfîler kendi bulundukları makam ve yaşadıkları dini tecrübeler ışığında, zâhirî mana ile bağdaştırılabilen bir takım gizli manalara eserlerinde yer vermişlerdir. Sûfîler ayrıca sâdık haber, akıl ve beş duyuyu bilgiyi elde etme aracı olarak kabul etmiş; fakat bu yolla elde edilen zâhirî ilimleri yeterli bulmayarak Allah’ı bilmede Kur’an ve sünnete uygun keşf, ilham ve rüya gibi başka bilgi elde etme vasıtaları geliştirmişlerdir. Özellikle keşf ve ilham, tasavvufun yorum zenginliğini inşa edecek şekilde nev’i şahsına münhasır bir metodolojik bilgi türü olarak ele alınmıştır. İbnü’l Arabî öncesi sûfî literatürü kapsamında Muhâsibî, Tirmizî, Serrâc, Kelâbâzî, Kuşeyrî, Hücvirî ve Gazzâlî’nin yapmış oldukları değerlendirmelerde, aynı kategorik anlamı yansıtan bir terkip olarak kullanılmakla birlikte bu iki kavram, kanaatimizce sûfî irfanı çerçevesinde, mertebe esasına dayalı tasavvuf epistemolojisinin iki farklı zengin bilgi referansı konumundadır. Bu çalışmada, ayrı ayrı müstakil anlam delaletini ifade eden keşf ve ilhamın tanımlarından yola çıkılarak tasavvufta bazen yöntem bazen araç bazen de sonuç olarak değerlendirildiği ortaya konulmuştur.}, number={55}, publisher={İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi}