@article{article_1598941, title={Türkiye Siyasetini Bir İstisna Olarak Kurmak: Kapitalizm ve Demokrasi Tanımlarının Sürekliliği}, journal={Mülkiye Dergisi}, pages={155–189}, year={2025}, DOI={10.25064/mulkiye.1598941}, author={Kabalay, Berkay and Yücel, Yunus}, keywords={Kapitalizm, Demokrasi, Türkiye Siyaseti, Rekabetçi Otoriterlik, Merkez-Çevre}, abstract={Kapitalizm ve demokrasi kavramlarının tanımlanışı Türkiye siyasetini anlamak için alternatif açıklamalar sunduklarını iddia eden bazı yaklaşımlarda süreklilik göstermektedir. Bu çalışma, kapitalizm ve demokrasi tanımlarındaki metodolojik ve ontolojik ortak noktaları tespit edip, bu noktaların teorik ön kabullerini eleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla merkez-çevre analizi ile rekabetçi otoriterlik kavramı örnek olarak ele alınmıştır. Bu iki yaklaşım hem kapitalizm hem de demokrasi kavramını iki temel ontolojik ayrım çerçevesinde tanımlar. Bir taraftan kapitalizm ekonomik ile politik olan arasındaki ontolojik ayrımın üzerinde yükselir. Bu tanımlama ilk olarak tarih dışı bir analize yaslandığı için problemlidir. İdealleştirilmiş Batı vakasında bu ontolojik ayrımı yaratan burjuvazinin Türkiye’deki eksikliği üzerinden bir değerlendirme yapılarak tarihsel bir anlatı kurulmaktadır. İkinci problem ise tarih dışı tanımlanması dolayısıyla kapitalizmin toplumsal ve siyasal etkilerinin, özellikle sömürü ilişkilerinin, üzerinin örtülmesidir. Kapitalizm, muhalif ama hegemonik yaklaşımların liberal teorik kökenleriyle de uyumlu bir biçimde, burjuvazinin rasyonel ve iktisadi eylemleri aracılığıyla yaratılan zenginleşme ile tanımlanır. Üçüncü problem, Türkiye vakasında bu zenginleşmenin önüne konulan engel ile ilgilidir. Fetişleştirilmiş bir devlet tanımına yaslanarak, devletin siyasal eylemlerinin rasyonel ve ekonomik eylemleri kirletmesi sonucunda kapitalizmin istisnai olduğu ifade edilir. Böylelikle devlet-sermaye ilişkilerinin politik tarafı görmezden gelinmektedir. Diğer taraftan, bu yaklaşımların demokrasi tanımı devlet ile sivil toplum arasındaki ontolojik ayrıma dayanır. İlk olarak bu tanımlama, tarih dışı olduğu için problemlidir. Burjuvaziye ve devlete biçilen idealize edilmiş ve çatışan roller, burjuvazinin kendiliğinden demokratik siyaseti getireceğine ilişkin bir anlatıya dönüşmektedir. Bunun doğal sonucu da liberal demokrasi teorisinin etkilerinin sonucunda, siyasetin elitler arası bir oyuna indirgenmesidir. Temel odak noktası burjuvazinin demokratik kurum ve süreçleri kurma ve güçlendirme konusundaki içsel kapasitesinin gerçekleşmesi olduğu için, demokratik siyaset seçim prosedürü ve kurumsal düzenlemelerle kısıtlıdır. Demokrasi tanımının üçüncü problemi de bu demokratik siyaset kurgusunda halkın sosyal problemlerin politize edilmesiyle kurulan bir özneden ziyade, halihazırda var olan eğilimleriyle temsil edilmesi gereken bir nesneye dönüşmesidir. Sonuç olarak, merkez-çevre ve rekabetçi otoriterlik yaklaşımları, kapitalizm ve demokrasi tanımlarıyla süreklilik yaratmaktadır. Kavramsallaştırmaları toplumsal mücadeleleri ve sömürü karşıtı emek hareketlerini siyaset alanının dışında bırakmaktadır.}, number={1}, publisher={Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi}