@article{article_1602487, title={Ömer es-Sunkûrî’nin ‘Gulât-ı Sufiyye’nin Bid’at-ı Kabîhalarını Redden Muhtasarca Bir Risâle’ Adlı Eserinin Edisyon Kritiği ve Değerlendirmesi}, journal={Ordu İlahiyat}, pages={37–59}, year={2025}, DOI={10.70674/oi.1602487}, author={Aslan, Ali}, keywords={İslam Mezhepler Tarihi, Gulât, Sûfilik, Zikir, Mürid, Mürşid., Tasavvuf}, abstract={Bu çalışma, Osmanlı ilim geleneğinin dikkat çeken isimlerinden el-Hâc Hasan b. Ömer es-Sunkûrî’nin “Gulât-ı Sûfiyyenin Bid‘at-ı Kabîhalarını Redden Muhtasarca Bir Risâle” adlı eserini merkeze alarak, hem müellifin ilmî ve mezhebî kimliğini ortaya koymayı hem de risâledeki cehrî zikir eleştirilerini sistematik biçimde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Söz konusu risâle, özellikle yüksek sesle ve bedensel hareketlerle yapılan zikir uygulamalarına yönelttiği sert tenkitlerle dikkat çekerken, bu tür sûfî pratiklerin Osmanlı ilmiye çevrelerinde hangi nassî ve usûlî gerekçelerle eleştirildiğini göstermesi bakımından önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. el-Hâc Hasan b. Ömer es-Sunkûrî, klasik Osmanlı medrese sisteminde yetişmiş, ilmiye sınıfına mensup bir müderris olarak dönemin önemli âlimlerinden Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî’nin doğrudan talebesidir. Onun ilmî kişiliği, Hanefî fıkhı ve Eş‘arî kelâmı doğrultusunda şekillenmiş olup, Ehl-i sünnet dairesindeki düşünce çizgisini yansıtmaktadır. Sunkûrî’nin kelâmî ve fıkhî meselelerdeki yaklaşımı, sadece bir mezhep mensubiyetinden ibaret olmayıp, aynı zamanda klasik İslâm ilimlerinin yöntemsel tutarlılığına dayanan sistematik bir düşünceyi temsil etmektedir. Risâlede Sunkûrî, cehrî zikri “bid‘at-ı kabîha” olarak nitelendirerek, bu tür uygulamaların İslâm’ın sahih kaynaklarıyla çeliştiğini savunur. Eleştirilerini Kur’an âyetlerine, sahih hadis rivayetlerine ve muteber fıkıh metinlerine dayandırarak gerekçelendirir. Bu yönüyle risâle, sadece bir sûfî pratiğe yönelik bireysel bir itiraz değil; aynı zamanda dönemin dinî ve ilmî çevrelerinde şekillenen tasavvuf eleştirisinin bir yansımasıdır. Müellifin nassları kullanma biçimi, onları yalnızca nakletmekle sınırlı kalmayıp, belirli bir yorum çerçevesinde yeniden anlamlandırarak sistemli bir reddiye kurgusu oluşturduğunu da göstermektedir. Bu durum, metinlerin yorumlanmasında mezhebî pozisyonun ve ilmî geleneğin etkisini açık biçimde ortaya koyar. Çalışmanın metodolojik çerçevesi, hem klasik biyografik (tabakat) eserlerin hem de Osmanlı arşiv belgeleri ile yazma eser koleksiyonlarının sistematik bir biçimde taranmasını içermektedir. Bu çerçevede, Süleymaniye Kütüphanesi başta olmak üzere çeşitli yazma eser koleksiyonlarında yer alan risâlenin nüshaları mukayeseli olarak incelenmiş, metnin edisyon kritiği yapılmış ve Sunkûrî’nin diğer eserleriyle karşılaştırılarak müellifin risâle üzerindeki telif hakkı teyit edilmiştir. Ayrıca eserdeki argümanların fikrî arka planı analiz edilerek, kelâmî ve fıkhî temeller üzerinden yürütülen sûfîlik eleştirisinin ne tür yöntemsel ve içeriksel özellikler taşıdığı ortaya konmuştur. Sonuç itibarıyla bu çalışma, hem Osmanlı medrese geleneğinde tasavvufa yöneltilen eleştirilerin ilmî zeminini görünür kılmakta hem de el-Hâc Hasan b. Ömer es-Sunkûrî özelinde, klasik ilimlerin sûfî pratikler karşısında nasıl konumlandığını gözler önüne sermektedir. Bu yönüyle makale, Osmanlı dönemi kelâm ve fıkıh disiplinlerinin tasavvufla ilişkisini ve özellikle reddeye türündeki literatür içerisindeki konumunu incelemek isteyen araştırmacılar için değerli bir ilmî katkı sunmaktadır.}, number={5}, publisher={Ordu Üniversitesi}, organization={Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır.}