@article{article_1604120, title={MERKEZ HIFZISSIHHA MÜESSESESİ/REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA MERKEZİ BAŞKANLIĞI, AŞI VE SERUM ÜRETİMİ}, journal={Yeni Tıp Tarihi Araştırmaları}, pages={64–87}, year={2024}, author={Yıldırım, Nuran}, keywords={Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, halk sağlığı, aşı ve serum üretimi, bulaşıcı hastalıklar}, abstract={Osmanlı Devleti’nde bütün ülkeyi kapsayan bir sağlık örgütlenmesi yoktu. 19. yüzyılda, Sıhhiye Meclisi (Karantina İdaresi) ve sivil sağlık işleriyle ilgilenen Meclis-i Tıbbiye’nin etki alanı daha çok payitaht İstanbul’u kapsamaktaydı. Cumhuriyet’in ilânından sonra halk sağlığına önem veren Mustafa Kemal Atatürk’ün destekleri ve koruyucu hekimliği ön planda tutan Sağlık Bakanı Dr. Refik Saydam’ın girişimiyle Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi kuruldu (1928). Toplum sağlığını gözeten hizmetleri esas alan Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi, 1930’lu yıllardan itibaren halk sağlığını tehdit eden ve ülkemizde sıklıkla görülen, çiçek, kolera, sıtma, verem, frengi, trahom, grip gibi bulaşıcı hastalıklara karşı aşılar, serumlar, toksinler ve anatoksinler üretmiştir. Türkiye’nin aşı ve serum ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, 1938’de Çin’e, 1947’de Mısır’a kolera aşısı göndermiştir. Ayrıca bilimsel bir dergi çıkararak uzmanlarının halk sağlığı hakkında yaptıkları bakteriyolojik ve kimyasal analizleri, kontrolleri ve farmakolojik incelemeleri yayınlayarak toplum sağlığına önemli katkılarda bulunmuştur. Merkez Hıfzıssıhha Müesesesi’nin zaman zaman adı değiştirilmiş, Refik Saydam Merkez Hıfzıssıhha Başkanlığı adıyla hizmet verdiği sırada, yönetimin uyguladığı neoliberal politikalar nedeniyle teknolojisi yenilenmemiş ve teknolojiye ayak uyduramadığı gerekçesiyle kapatılmıştır (2011). Teknolojisini yenileyip aşı üretimini sürdürmesi yerine, kapatılmasının ne kadar büyük bir hata olduğu ve aşının stratejik önemi COVID-19 pandemisinde Çin’den aylarca aşı beklenirken anlaşılmıştır.}, number={29}, publisher={Türk Tıp Tarihi Kurumu}