@article{article_1608468, title={İyâs b. Muâviye ve Fıkıh Tarihindeki Yeri}, journal={Rize İlahiyat Dergisi}, pages={171–184}, year={2025}, DOI={10.32950/rid.1608468}, author={Önder, Abdullah}, keywords={İslâm hukuku, İyâs b. Muâviye, Kadı, Ferâset, İstihsan.}, abstract={İyâs b. Muâviye (ö. 121/740) tâbiîn dönemi fakih ve kadılarındandır. Emevîler döneminde Basra kadısı olan Hasan-ı Basrî (ö. 110/728) görevinden istifa edince yerine tayin edilmiş ve kısa bir süre kadılık yapmıştır. Onun kadılık vazifesi halife Ömer b. Abdülazîz (ö. 101/720) dönemine denk gelir. O bu vazifedeyken birçok davayı ferâsetiyle/zekâsıyla sonuçlandırmıştır. Bunun yanında o, toplum içerisinde insanların dış görünüşlerine bakıp onların hangi tür mesleklere sahip olabileceklerini kestirebilecek sezgiye de sahip biridir ki bu özelliklerinden dolayı Kâdî Şüreyh’e (ö. 80/699) benzetilmiştir. İyâs’ın keskin zekâsı Araplar arasında darb-ı mesel haline gelmiş, hatta Medâinî (ö. 228/843) onun ferâset örneklerine yer verdiği müstakil bir eser yazmıştır. İyâs’ın kadılık vazifesi ve ün yapmış zekâsının yanında kaynaklarda birçok fıkhî görüşü de vardır. Ayrıca İyâs’ın, istihsanı ilk defa teknik/terim anlamda dile getiren kişi olduğu kanaatindeyiz, zira öncesinde bu anlamda bu kavramı kullanana rastlamamaktayız. Onun Hz. Peygamber dönemine yakın bir zaman diliminde yaşamış olması ve aynı zamanda birçok sahâbînin henüz hayatta olduğu bir dönemde yetişmiş olması fıkhî görüşlerini önemli kılmaktadır. Dolayısıyla İyâs’ın ferâseti, kadılıktaki mahareti, fıkhî birikimi ve istihsan görüşü merakımızı celbetmiş ve neticede bu çalışma yapılmıştır. İyâs’ın kadılık yaparken fıkıh bilgisinin dışında ferâsetiyle birçok davayı hızlı ve adaletli bir şekilde sonuçlandırması, yargılama hukukunda kanunu bilmenin yanında ferâset ve zekânın da önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca o, İslâm hukukunda meseleleri çözüme kavuşturmak için başvurulan istihsanı kıyasın katı kuralcılığına karşı çözüme daha elverişli bir delil veya yöntem olarak görmüş ve özellikle ahlâkî hassasiyetin zayıfladığı dönemlerde sorunların çözümü için bu delili bir çıkış yolu olarak tavsiye etmiştir. Aslında istihsan delilinin teknik anlamdaki kullanımı daha çok Ebû Hanîfe ve talebelerine dayandırılır. Ancak İyâs’ın hicri 121 yılında vefat etmiş olmasını dikkate aldığımızda onun istihsan hakkındaki ifadeleri istihsanın daha erken bir dönemde teknik anlamda kullanılmış olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu durum aynı zamanda istihsanın daha erken dönemde âlimlerimizin zihninde ne anlam ifade ettiğini daha iyi anlamamıza da yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma İyâs’ın hayatının ve fıkhî görüşlerinin ortaya konulmasını amaçlarken aynı zamanda İyâs’ın istihsan anlayışını da ortaya koymaktadır. Neticede, fıkhî ve kazâî meselelerin çözümünde ve bu çözümlerin yol haritası niteliğinde olan usul bilgisinde İyâs’ın hem meselelere yaklaşım tarzının hem de bunlara getirmiş olduğu çözümlerin önemli olduğu kanısındayız. Bu çalışmayı yaparken daha sağlıklı bilgilere ulaşmak adına erken dönem kaynaklarından yararlanmaya gayret ettik. Bunun yanında bu bilgileri sadece bir araya getirmekle iktifa etmeyerek aynı zamanda bunları kendi içerisinde değerlendirmeye tâbi tuttuk. Ülkemizde İyâs ile ilgili kısa ansiklopedi maddesi dışında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bundan dolayı bu çalışmamızın İyâs ile ilgili bir ön çalışma niteliği taşıdığını söyleyebiliriz.}, number={28}, publisher={Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi}