@article{article_1609793, title={Kur’ân’da Kronolojik ve Semantik Olarak Kıyâmet Günü Semâ Anlatısı ve Erken Dönem Tefsîrlerindeki Değerlendirmelere Yönelik Bir İnceleme}, journal={Rize İlahiyat Dergisi}, pages={279–295}, year={2025}, DOI={10.32950/rid.1609793}, author={Özbek Sert, Emine}, keywords={Kur’ân, Tefsîr, Erken Dönem, Kronoloji, Semâ, Kıyâmet.}, abstract={Bu çalışmada Kur’ân’da kronolojik olarak, semâ/semâvât lafzını içeren âyetler özelinde, kıyâmet günü semânın durumuna dâir çizilen tabloyu ve erken dönem tefsîrlerinde ilgili âyetlere getirilen yorumları ortaya koymak amaçlanmıştır. Ayrıca semânın kusursuz bir şekilde, bir amaç doğrultusunda yaratıldığını, onun için bir sürenin tayin edildiğini bildiren âyetler ile kıyâmetle bozulacağını haber veren âyetleri birlikte değerlendirmek hedeflenmiştir. Bu, kronoloji özelinde değil de genel olarak Kur’ân’da, semâ anlatımındaki tutarlılığı ortaya koyma açısından önemlidir. Bunun için öncelikle ilgili âyetlerin kronolojisi tespit edilmiş, böylece Kur’ân’ın semânın bozuluşuna dâir sistemli bir anlatımda bulunup bulunmadığı açığa çıkartılmak istenmiştir. Bu, semânın konu edilmesindeki temel amacın onun değişimi ve bozulması hususunda salt bilgi vermek mi yoksa ilâhî mesajın benimsenmesine hizmet etmek mi olduğunu gösterecektir. Erken dönem sözlükler ve tefsîrler temel kaynak olarak belirlenmiştir. Bu da kelimelerin kök manalarını ve erken dönem müfessirlerin yorumlarını birlikte görebilme imkânı sunacak, âyetlerin otantik manasına yaklaştıracaktır. İlk muhatapların semâ algısı derinlemesine incelenmemekle birlikte Kur’ân’ın öncelikle onlara nâzil olduğu dikkate alındığında, âyetlerdeki lafızlar ve erken dönem müfessirlerin yorumları belli oranda onların algıları konusunda fikir verecektir. Öncelikle bu âyetlerde “gökyüzü” kastedilmiş olup nüzûl sırasına göre semânın ilk kez zikredildiği el-Müzzemmil sûresinin 18. âyetinde onun var oluşuna veya niteliğine dâir bir anlatımda bulunulmayıp مُنْفَطِرٌ lafzıyla parçalanacağının haber verildiği saptanmıştır. Bu, ilk muhatapların bildiği bir semâdan bahsedildiğini gösterir. İlgili anlatımlarda semâ, onların âşina olduğu bir yapı olan “tavan/çatı” gibi tasvir edilmiş, böylece tasavvuru kolaylaşmıştır. Semânın, her türlü bozulmadan korunmakla birlikte kıyâmetle parçalanacağı çeşitli tasvirlerle ortaya konulmuştur. Böylece gökler gibi muazzam bir yapının fânîliği ve tek bâkînin Allah olduğu vurgulanmış, O’nun kudreti tahayyül ettirilmiştir. Tespit edilen bir diğer husus ilgili âyetleri kronolojik okumanın semânın bozuluşu hususunda hiyerarşik bilgi verme noktasında bir katkı sunmadığıdır. Bu da ilgili âyetlerin “âhiret” ve “hesap” gününe yönelik bir bilinç inşa etmeye hizmet ettiğini gösterir. Semâ, yeni bir dönemin başlangıcı için yıkılacaktır. Aynı zamanda semâyı niteleyen lafızların “yok oluş” değil, yıkılıp bozulmayı, değişim ve dönüşümü vurguladığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu âyetlerden hareketle semânın hiçliğinden söz edilemez. Erken dönem müfessirlerin de ilgili âyetleri zâhirî manada anlayarak semânın parçalanacağında ittifak ettikleri görülmüştür. Bu lafızların kültürde yer etmesi, Kur’ân’ı anlamada sözcüklerin kök anlamlarını ve toplumdaki yerini bilmenin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Çalışmamız esnasında vahyin ilk muhataplarının bu anlatımlara itiraz ettikleri ve tasvirleri yadırgadığı yönünde bir aktarımla karşılaşılmamıştır. Gayb durumundaki kıyâmet, somut varlıklar üzerindeki değişim, dönüşüm ve bozuluştan hareketle zihne yaklaştırılmış, böylece o günün dehşeti hissedilir kılınmıştır.}, number={29}, publisher={Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi}