@article{article_1611849, title={Teoloji ve Biyolojinin Kavşağında : Genotip, Fenotip ve Kümûn-Ẓuḥûr Teorisi}, journal={Van İlahiyat Dergisi}, volume={13}, pages={41–54}, year={2025}, DOI={10.54893/vanid.1611849}, author={Eliş, Veysel and Can, Seyithan}, keywords={Kelâm, Biyoloji, Kümûn ve Ẓuḥûr teorisi, Genotip, Fenotip}, abstract={On dokuzuncu asrın ikinci yarısından itibaren, bilimsel yöntemlerin gelişmesi ve doğa bilimlerindeki çığır açan keşifler, Batı’da din ile bilim arasında daha önce görülmemiş bir gerilim yaratarak bilimsel verilerin dini inançlarla çelişebileceği yönündeki görüşün yaygınlaşmasına neden olmuştur. Özellikle biyoloji alanındaki çığır açıcı keşiflerle insan doğasının biyolojik bir süreç olan evrim aracılığıyla şekillendiği yönünde güçlü bir bilimsel konsensüs oluşmuştur. Bu perspektif, insan davranış ve özelliklerinin genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığını ve bu etkileşimin zorunlu nedensellik ilkesine dayandığını öne sürmüştür. Bu “bilimsel” yaklaşım, özellikle Hristiyanlık gibi dini inanç sistemlerindeki yaratılış anlatılarıyla doğrudan çelişki halinde görülmüştür. “Bilimsel materyalizm” olarak da adlandırılan bu görüş, dini inançlara bir meydan okuma olarak algılanmış ve din ile bilim arasında uzun süren tartışmalara yol açmıştır. Özellikle Katolik Kilisesi gibi kurumlar, evrim teorisi gibi bilimsel bulguları dini doktrinlerle bağdaştıramamış ve bu bulguları reddetme eğiliminde olmuştur. Ancak, bu bilimsel-dini çatışma tüm dinleri aynı şekilde etkilememiştir. Müslüman düşüncesi gibi daha geniş bir yorum çeşitliliğine izin veren dinlerde, bilimsel bulguların dini inançlarla uzlaştırılmasına yönelik daha esnek yaklaşımlar benimsenmiştir. İslam düşüncesinin farklı yorumlara açık olduğu ve modern bilimsel teorilerin mutlaka dini inançlarla çelişmediği savunulmuştur. Bu durum, din ile bilim arasındaki ilişkinin tek boyutlu olmadığını ve farklı dini geleneklerde farklı şekillerde yorumlanabileceğini göstermektedir. Bu araştırmada, din ve bilim arasındaki karmaşık ilişkiyi daha iyi anlamak amacıyla insan doğasının temelini oluşturan biyoloji alanı incelenmiştir. Özellikle, modern biyolojinin genetik yapıyı ifade eden ’genotip’ ve bu yapının çevreyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan gözlemlenebilir özellikleri ifade eden ’fenotip’ gibi kavramlar, İslam düşüncesindeki ’kümûn-zuhûr teorisi’ ile karşılaştırılmıştır. Kümûn-zuhûr teorisi ise insanın yaratılış amacı ve varoluşsal konumu üzerine Müslüman teologlar tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Çalışmada genotip ve fenotip kavramlarının, İslam düşüncesinde insanın potansiyelleri ve bu potansiyellerin çevresel faktörler etkisiyle ne şekilde gerçekleştiği hakkındaki anlayışa nasıl bir katkı sağlayabileceği sorusu merkeze alınmıştır. Bu bağlamda, modern biyolojide temel kavramlar olarak kabul edilen genotip ve fenotip ile İslam kelâmındaki kümûn-zuhûr teorisi arasında bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Özellikle, genotip ile fenotip kavramlarının, insanın potansiyel özelliklerinin nasıl ortaya çıktığına dair İslam kelâmındaki açıklamalarla uyumlu olabileceği ileri sürülmüştür. Ayrıca, insan doğası üzerine yapılan bilimsel araştırmaların, Tanrı’nın evrende aktif bir rol oynadığına dair teolojik görüşlerle çelişmediği gösterilmeye çalışılmıştır. Bu yönüyle, bilimsel determinizm olarak adlandırılan ve insan davranışlarının tamamen biyolojik faktörlerle açıklanabileceği yönündeki görüşün, Tanrısal yaratma eylemiyle bağdaştırılabileceği savunulmuştur. Böylelikle, bilimsel bulguların dini inançlarla çelişmek zorunda olmadığı, aksine birbirlerini tamamlayabileceği iddia edilmiştir.}, number={22}, publisher={Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi}