@article{article_1618759, title={BENÎ HİLÂL KABİLELERİNİN KUZEY AFRİKA’YA GÖÇ TARİHİ VE BÖLGENİN KÜLTÜR MEDENİYETİNE KATKISI}, journal={Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi}, volume={12}, pages={107–133}, year={2025}, DOI={10.46353/k7auifd.1618759}, author={Yılmaz, Ali}, keywords={İslam Tarihi, Kuzey Afrika, Berberî, Benû Hilâl, İslamlaşma}, abstract={Hz. Ömer zamanında başlayan Kuzey Afrika’nın İslamlaşma serüveni, Hz. Osman zamanında yoğunlaşarak devam etmiştir. Kuzey Afrika’ya ilk yerleşen müslümanlar Ehl-i beytten olup ilk etapta onların peygamber sevgisi Müslüman olmalarını kolaylaştırmıştır. Hz. Osman’ın şehit edilmesinden sonra bir süre ınkıtaya uğrayan fetih hareketleri Emevîlerin iktidara gelmesi ile daha çok karadan gerçekleşerek yoğunlaşmıştır. Bu tarihten sonra Kuzey Afrika yerli halkı Berberîler, kalabalık bir şekilde İslam’ı kabul etmeye başlamışlardır. Müslüman Arapların Kuzey Afrika’da iskân etmeye başlamalarıyla İslamlaşma süreci daha da hızlanmıştır. Kuzey Afrika, Müslüman Araplardan önce işgal edilmesine rağmen onların emperyal düşüncelerinden dolayı o coğrafyada hristiyanlar iskânı düşünmemişlerdir. Tarihi süreçte her ne kadar Rüstemîler, Hâricî karakterli olsalar bile coğrafyanın hâkim unsuru Hevvâre ve Zenâte kabilelerini de yanlarına alarak ilk Müslüman devleti kurmuşlardır. Kuzey Afrika’ya yerleşen ikinci Müslüman grup yukarıdaki kabilelere muhalif olan Sanhâce kabilesinin desteğini alıp müstakil devletlerini kuran Fatımî Devleti olmuştur. Zaman içerisinde Senhâcîlerle arası açılan Fâtımîler, batı tarafında yerli halkla mücadele kabiliyeti olan Benî Hilâl kabile gruplarını bu topraklara göndermişlerdir. Benî Hilâl kabilelerinden olan insanlar, ilk İslamlaşma sürecinden sonra siyasi erkle sürekli problem yaşamışlardır. Hz. Ebû Bekir zamanında ridde olaylarına isimleri karışmıştır. Onlar, ilk siyasi olaylar olan Cemel ve Sıffîn Savaşlarında net duruş sergileyememişlerdir. Daha sonra bedevî özelliklerinden dolayı ne Emevîler ne de onların yıpratılmasında kendilerine destek sağlamamalarına rağmen Abbâsîler zamanında devlet bürokrasisinde kendilerine görev verilmemiştir. İsmaîlî Karmatîlerle olan beraberlikleri ve siyasi erke isyanları da kendilerine bir fayda sağlamamıştır. Bedevî karakterli bu kabilenin gelişine kadar daha çok şehir merkezlerinde yerleşen Müslümanlar onlarla beraber Kuzey Afrika’nın nüfus yoğunluğu olan bölgelere yerleşerek yerli halkın da İslam’la ve Müslümanlarla tanışmasını hızlandırmıştır. Benî Hilâl kabileleri daha çok olaylara ekonomik yaklaşıp kuzey Afrika’da bağımsız bir devlet kurma istekleri olmamaları nedeniyle yerli halkla daha kolay anlaşmışlardır. Benî Hilâl, kendi kabile grubundan olmalarına rağmen Fâtımîlere karşı Karmatîlerle beraber olmuşlar, onların Karmatîlere karşı galibiyetinden sonra kendilerine destek vermişler ve sonraki süreçte Afrika’da muarızlarına karşı onları desteklemişlerdir. Özellikle Zîrî Devleti’nin Hıristiyanlarla olan mücadelelerinde kendilerine destek vererek bir yandan yerli Berberîlerin, diğer taraftan bu devlet içerisinde güçlü konumundan dolayı bölgede bulunan Arap kabilelerinin teveccühünü kazanmışlardır. Fâtımîlerin zaman içerisinde yıkılmasıyla birlikte Kuzey Afrika’da Sünniliğin taşıyıcı unsuru olma görevinde aktif rol üstlenmişlerdir. Bu bağlamda oldukları yerlerde kurulan müstakil devletle çok sorun yaşamamışlar, verimli arazilerde iskân hareketlerini hızlandırarak bölgenin vazgeçilmezi haline gelmişlerdir. Siyasal erk sahipleri onların ekonomik olarak güçlenmelerine göz yumarak kendilerine karşı gelen gruplara onların sayısal ve bedevi özelliklerinden istifade yoluna gitmişlerdir. Kuzey Afrika’nın tarıma elverişli topraklarına yerleşen Benî Hilâl grubu kabileleri, kendi ekonomik refahlarının reklamını yaparak ister kendi kabile gruplarının ister diğer Arap unsurların Kuzey Afrika’ya göç edip yerleşmelerine öncülük etmişlerdir. Bölgede kurulan Berberî asıllı Muvahhid Devleti’nin yıkılışından sonra oluşturulan Merinî, Hafsî ve Zeyyânî devletleri birbirlerine üstünlük sağlamak için sayısal ve özgül ağırlıkları olan Benî Hilâl grubu kabilelerinden azami ölçüde istifade etmişlerdir. Bu bölünmeyi fırsata çeviren Benî Hilâl kabileleri, adı geçen üç devletle ilişkilerini iyi tutup kendilerine hangi devlet daha iyi fırsat tanımışlarsa onların tarafında yer almışlardır. Bu devletlerden herhangi birine şartsız bağlanmayarak kendi menfaatleri hangi tarafa destek vermeyi gerektiriyorsa onlara destek olmuşlardır. Diğer yandan bulundukları bölgelerde Berberîlere üstünlük taslamayarak bir yandan mevcut devletle ilişkileri iyi tutmuşlar, diğer yandan o devlete sıkı bağlanmayarak yerli halka yarı bağımsız yaşama karakterini aşılamışlardır. Berberîleri mevcut iktidarla mesafeli tutarak yerli halkı istedikleri gibi sevk ve idare etmişlerdir. Kısaca Benî Hilâl kabileleri, dini, kültürel ve ekonomik açıdan Kuzey Afrika’da İslam’ın yayılmasına, geniş kit}, number={1}, publisher={Kilis 7 Aralık Üniversitesi}