@article{article_1626605, title={Delâil Literatürünün Gelişim Dönemini Anlama Denemesi: Hargûşî Örneği}, journal={Harran İlahiyat Dergisi}, pages={125–143}, year={2025}, DOI={10.30623/hij.1626605}, author={Temir, Hakan and Uçar, Halil İbrahim}, keywords={Siyer, Delâil, Hargûşî, Etkilenme, Deneme Örneği}, abstract={Delâil, en yalın tanımıyla Hz. Peygamber’in seçilmiş bir nebî olduğunu gösteren rivayetlerin toplandığı ilim dalıdır. Başka bir ifadeyle delâil ilmi, peygamberliğin izlerini arayan, bulduğu emareleri kendi anlayışına göre tasnif edip çözümler sunan bir uğraştır. Hadis ile sıkı ilişkisi bulunmasına rağmen Siyerin alt dalları arasında konumlandırılan bu alan, gündelik hayatın rutin işlerinden yani beşerî konulardan ziyade nebevî konulara yoğunlaşmıştır. Nihayetinde delâil rivayetleri bir yekûn oluşturmuştur. İlk dönem siyer kaynaklarından itibaren Hz. Peygamber’in hayat serencamı içerisinde anlatılan delâil konuları zamanla artarak alanın bir ilim dalına dönüşmesine ve müstakil delâil kitaplarının telif edilmesine zemin hazırlamıştır. Büyük ilgi ve merakla takip edilen bu tür kitaplar çağın getirdiği değişimle birlikte yeniden harmanlanarak güncelliğini korumuş ve bu alanda günümüze değin yaklaşık iki yüz telif eser üretilmesiyle de delâil kendine özgü bir literatüre sahip olmuştur. Sayının bu kadar fazla olması kuru bir taklidin ötesinde delâilin gelişimini her asırda sürdüren dinamik yapıda olmasından kaynaklanmıştır. Elbette bahse konu hareketlilik bu alandaki sorunlara ve sorunların çözümüne yönelik süregelen arayışlara da işaret etmektedir. Nitekim bu eserler, Hz. Peygamber’e atfedilen delâil anlatılarını, bazen mantığa aykırı olayları, uydurma veya zayıf rivayetleri ve peygamberlik kurumunu olduğundan daha üstün gösteren anlatıları barındırmaktadır. Hakikati perdeleyen ve dinin ruhuyla bağdaşmayan bu durumlar doğal olarak her asırda eleştirilerin odağı olmuştur. Eleştirilere rağmen yaptığı işi anlamlı gören ve bu çabayı dâhili yahut harici düşmanlar için gerekli olduğunu iddia edenler ise ısrarlarını sürdürmüştür. Onlara göre içerdeki zındık akımların yanı sıra farklı dinî inanışları barındıran Bizans ve Hindistan coğrafyaları gibi dışsal etkenlere karşı Hz. Peygamber’in nübüvvetinin ispatı bir gerekliliktir. Bu bakış açısı, söz konusu iddiaları destekleyip meşrulaştırarak literatürün ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılmıştır. Delâil ilminin gelişim evrelerini dikkate alan bu savunu bahse konu ilmin ortaya çıkışı noktasında kısmen haklı görülse de meselenin nasıl bu kadar yaygınlaştığını izah etmede yeterli değildir. Zira yaptığımız araştırmalarda delâil ilminin ulema arasında yaygınlaşmasında dış amillerin yanında etkilenme olarak tanımlayabileceğimiz iç faktörlerin de söz konusu olduğu anlaşılmıştır. Bilakis delâil edebiyatının mevcut literatürü incelendiğinde, özgün yaklaşımları ve farklı amaçlarıyla temayüz eden bazı müelliflerin sonraki âlimler nezdinde hem örnek teşkil ettiği hem de eserleriyle onları etkilediği görülmektedir. Bu bağlamda üretkenlikleri ve yenilikçi yaklaşımlarıyla öne çıkan söz konusu müelliflerin, alışılagelmişin dışında sergiledikleri tutumlar, çağdaşları ve sonraki nesiller üzerinde belirgin bir etki bırakmıştır. Bu müelliflerden biri de Hargûşî’dir. Yeni bir metot, üslup ve içerik denemesiyle Hargûşî, delâil ilmi alanında önemli bir sürecin başlatıcısı olmuştur. Onun bu öncü tutumu, delâil kitaplarının başlıklarında belirgin farklılıkların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Dolayısıyla bu çalışma, delâil yazıcılığında Beyhakî ve Ebû Nuaym el-İsfahânî gibi önemli isimleri etkileyen Hargûşî’yi merkeze alarak, onun delâil edebiyatının gelişimindeki rolünü ve bu alandaki etki ağını aydınlatmayı amaçlamaktadır. Hargûşî ve eserleri bugüne kadar yeterli düzeyde çalışılmadığından bu eksikliğin sebepleri, onun etkilendiği ve etkilendiği kişilerin kimler olduğu, delâil ilmine katkılarının ne olduğu gibi sorulara da bilimsel cevaplar aranmak istenmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinin esas alınacağı çalışmada karşılaştırma ve tartışma yöntemlerine sıklıkla başvurulmuştur.}, number={53}, publisher={Harran Üniversitesi}