@article{article_1634078, title={İsmetü’l-Enbiya Bağlamında Tevrat ve Kur’an-ı Kerim’de Nübüvvet Algısı: Hz. Ya‘kûb Örneği}, journal={Harran İlahiyat Dergisi}, pages={369–391}, year={2025}, DOI={10.30623/hij.1634078}, author={Eren, Muhammed Fatih}, keywords={Kelâm, Nübüvvet, İslâm, Yahudilik, İsmetü’l-Enbiya, Hz. Ya‘kūb.}, abstract={İlahi mesajın insana iletilmesinde merkezi bir rol oynayan nübüvvet müessesesi ve onun mahiyeti, semavi dinler açısından teolojinin ana meselelerinden biridir. Ancak, aynı nebevi geleneği paylaşmakla birlikte semavi dinlerin nübüvvet algıları arasında önemli farklılıkların olduğu görülmektedir. Bu farklılığın, salt bir yaklaşım farkından ibaret olmadığı, aksine doğrudan inanç sistemlerinin Tanrı algısıyla bağlantılı olduğu söylenebilir. Başka bir ifadeyle, semavi dinlerin teolojik çerçevelerini belirlerken benimsedikleri Tanrı anlayışları, nübüvvet tasavvurunu ve dolayısıyla ahiret anlayışlarını da şekillendiren temel bir unsur olmuştur. Bu çerçevede Yahudi kutsal metinlerinde Tanrı, insanî özellikler taşıyan bir varlık olarak betimlenmekte, yürüyen, güreşen, kızgınlık ve pişmanlık duyan, tereddüt edip plan değiştiren, hatta hırsızlık gibi fiilleri emredebilen bir şekilde tasvir edilmektedir. Buna karşılık, Kur’an’ın sunduğu Tanrı tasavvuru, mutlak tevhit ilkesini merkeze alan, aşkın, yüce, merhametli ve adaletin mutlak kaynağı olan bir ilah perspektifi ortaya koymaktadır. Bu farklılık, peygamber algısını da doğal olarak şekillendirmekte ve her iki dinin nübüvvet anlayışları arasında derin bir ayrışmaya yol açmaktadır. Bu çalışma, Yahudi ve İslam teolojilerinde peygamberlik algılarını ismetü’l-enbiya kavramı çerçevesinde Hz. Ya‘kûb örneği üzerinden karşılaştırmalı bir perspektifle ele almayı amaçlamaktadır. Araştırmanın temel hedefi, söz konusu iki teolojideki peygamberlik anlayışlarının arkasında yatan temel ayrımları tespit etmek ve özellikle Yahudi kutsal metinlerinde peygamberlere yöneltilen olumsuz ithamları, İslam’ın peygamber tasavvuru çerçevesinde mukayeseli bir değerlendirmeye tabi tutmaktır. Bu bağlamda, Yahudi kutsal metinlerinde peygamberlerin kimi zaman insani zaaflarla, günahlarla ve hatta etik açıdan sorunlu eylemlerle betimlendiği görülmektedir. Buna karşılık, İslam teolojisinde peygamberlerin, vahiy almanın gereği olarak ismet sıfatına sahip oldukları ve büyük günahlardan korunmuş oldukları kabul edilmektedir. Zira tebliğ görevinin ötesinde temsil sorumluluğunu da üstlenen elçilerin örnekliği ve rehberliği taşıdıkları ilahi mesaj ile ortaya koydukları eylemler arasındaki tutarlılık ve uyumla mümkün olabilir. Yahudi kaynaklarındaki peygamber tasvirleri ve nübüvvet algılarına ilişkin çeşitli çalışmalar bulunmakla birlikte, Hz. Ya‘kûb’un ismetü’l-enbiya bağlamında özel olarak ele alındığı bir araştırmaya rastlanmamaktadır. Bu doğrultuda, Yahudi ve İslam teolojilerinin peygamberlik anlayışlarının, Tevrat ve Kur’ân-ı Kerîm metinleri temelinde karşılaştırmalı olarak analiz edildiği bu çalışma, Yahudi teolojisinin nübüvvet perspektifini spesifik bir çerçevede sunarak literatüre katkı sağlamayı hedeflemektedir. Bu mukayese ile birlikte İslam’ın Kur’an-ı Kerim özelinde Hz. Yakup üzerinden ortaya koyduğu nübüvvet tasviri daha da belirginleşmiş olacaktır. Böylelikle İslamiyet elçileri, toplumları için ideal ahlâkî rehberler olarak konumlandırmakta, Yahudilerce tahrif edilen ve itibarsızlaştırılan peygamberlerin gerçek kimliklerini yeniden inşa ederek onlara hak ettikleri itibarı iade etmektedir. Çalışmada, Tevrat ve Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Ya‘kûb’a ilişkin anlatımların metin analizi yöntemiyle karşılaştırılması esas alınmış ve ikincil literatürden elde edilen verilerle desteklenmiştir. Bu çerçevede Tevrat’ın tefsirlerine de başvurulmuştur. Araştırma bulguları, Yahudi geleneğinde peygamberlerin ahlâkî zaaflara sahip olabilecekleri anlayışının yaygın olduğunu, İslam’da ise peygamberlerin ismet sıfatıyla tanımlanarak her türlü günahtan korundukları inancının hâkim olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Kur’ân-ı Kerîm’in, Yahudi kutsal metinlerinde yer alan çarpıtılmış peygamber tasvirlerini düzelterek peygamberleri ahlâkî rehberler olarak yeniden konumlandırdığı sonucuna ulaşılmıştır.}, number={53}, publisher={Harran Üniversitesi}