@article{article_1635899, title={Maneviyatın Yol Haritası: Gai Eaton’ın İslâm ve Tasavvuf Yorumu}, journal={Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi}, volume={27}, pages={87–116}, year={2025}, DOI={10.51553/bozifder.1635899}, author={Öztürk, Esma}, keywords={Tasavvuf, Gai Eaton, İhtida, Bireysel Dönüşüm, Manevi Değerler}, abstract={Bu makale, 21. yüzyılın İngiliz asıllı Müslüman mütefekkirlerinden Gai Eaton’ın İslâm ve tasavvuf hakkındaki görüşlerini analiz ederek bir Batılı düşünür nezdinde bireysel dönüşüm ve toplumsal uyum açısından tasavvufun anlamını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Eaton’ın hayatı, agnostik bir ortamda başlayıp Jamaika, Mısır, Hindistan, Gana, Trinidad ve Londra’da devam eden ve nihayetinde doğduğu şehir Lozan’da İslâm’la buluşan bir dönüşüm hikâyesidir. Martin Lings vesilesiyle Şâzeli-Alevî tarikatına intisap etmesi onun tasavvufun derinliklerinde anlam bulmasını sağlamıştır. Çalışma, Eaton’ın dinî kimlik arayışını, İslâm’a yöneliş sürecini ve tasavvufî düşüncelerini ele alarak onun Batı ve İslâm dünyası arasında nasıl bir köprü kurduğunu incelemektedir. Araştırmanın odaklandığı sorular üç başlıkta özetlenebilir: 1. Eaton Batı’daki Müslüman kimliğini nasıl temellendirmekte ve İslâm’ı Batılı zihinlere ulaştırma çabasında ne tür söylemsel stratejiler izlemektedir? 2. Eaton’ın İslâm ve tasavvuf anlayışı nasıldır? 3. Tasavvuf onun bakış açısıyla, bireyin manevî dönüşümünde ve toplumsal dengeyi sağlamada nasıl bir rol oynamaktadır? Literatür taraması ve nitel içerik analizi yöntemleriyle yürütülen çalışmada Eaton’ın Islam and the Destiny of Man, Reflections, A Bad Beginning and The Path to Islam ile Tanrı’yı Hatırlamak, İslam Üzerine Düşünceler gibi temel eserleri, makaleleri ve röportajları tasavvufun temel kavramları çerçevesinde analiz edilmiştir. Bulgular, Eaton’ın çocukluk döneminde yaşadığı dinî boşluğun, ilerleyen yaşlarında derin bir manevî arayışa dönüşmesine neden olduğunu göstermektedir. O, Batı düşüncesine duyduğu ilgiyi Hindu Vedanta Felsefesi ve René Guénon’un Gelenekselci Okuluna yönelerek derinleştirmiş, ancak en sonunda aradığı tatmini İslâm’ın tasavvufî boyutunda bulmuştur. Eaton, tasavvufu, bireyin Allah ile bağını güçlendiren ve içsel dönüşüm sağlayan bir disiplin olarak tanımlamaktadır. Özellikle zikir, murakabe ve tefekkürün insanın ruhsal olgunlaşmasında ve ahlâkî gelişiminde belirleyici olduğunu vurgulamaktadır. Eaton’ın hangi konum ve şartta olursa olsun her bireyin derûnunda duyduğu “Allah’a ihtiyaç” olgusuna yaptığı vurgu, insanın dünyevî yaşamındaki geçici tatminlerin ötesinde, asıl ihtiyacın manevî tatmin olduğuna işaret etmektedir. Onun bu vurgusu bireyin kendini ilahî gerçekliğe açarak, tefekkür ve ibadet yoluyla ruhsal olgunluğa ulaşma çabasının yerini göstermesi bakımından önemli olup düşünce dünyasında merkezî bir yer tutmaktadır. Çalışmanın sonuçları, Eaton’ın Batı’nın seküler dünya görüşüne karşı eleştirel bir duruş sergilediğini ve İslâm’ı bütüncül bir yaşam sistemi olarak benimsediğini ortaya koymaktadır. Ona göre İslâm sadece bireysel ibadetleri değil, toplumsal yapıyı, adaleti ve etik değerleri de kapsayan bir dünya görüşüdür. Eaton’ın tasavvufî anlayışı modern dünyada dinin rolünü yeniden tanımlamak ve bireyin manevî ihtiyaçlarını karşılamak açısından dikkat çekici bir model sunmaktadır.}, number={27}, publisher={Yozgat Bozok Üniversitesi}