@article{article_1636046, title={Gilman, Charlotte Perkins, (2023). Erkeğin ve Kadının Dini Babalarımızın İnancı ve Annelerimizin İşi Üzerine Bir Çalışma}, journal={Kadın/Woman 2000}, volume={26}, pages={457–464}, year={2025}, DOI={10.33831/jws.v26i1.534}, author={Sarıkaya Saridemir, Seda}, keywords={Kadınlar, Erkekler, Din, Irk tipi, Annelik}, abstract={Erkeğin ve kadının ele alındığı çalışmalar incelendiğinde erkek pek çok sorunun üstesinden gelen ve ailenin reisi baba, kadın da ailenin devamı için doğuran, çocuğu büyüten, evin işlerini gören anne olarak kabul edilmiştir. Evrime bağlı olarak yaşam koşulları değişse de anne ve baba varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bu süreç kadının evin içinde erkeğin de evin dışında üretimde yer almasına sebep olmuştur. Evin içinde düzenini sağlayan, ev işlerini gören gerekiyorsa tarla bahçe işlerinde çalışan, ahırdaki hayvanlara bakan kadın olsa da bunlar kadının evin geçimindeki katkısını göstermeye yetmemiştir. Çünkü eril güç yani erkek; para kazanan, evi geçindiren ve ailenin ihtiyaçlarını gideren bir cinsiyet olarak algılanmıştır. Bu durum farklı yaşam koşullarını oluşturmuştur. Özetle kadın ve erkeğin ırka özgü özelliklerinin aynı hızda aynı paralelde gelişmesini engellemiştir. Zaman içerisinde erkek ailede ve de toplumda daha baskın bir cinsiyete dönüşmüştür. “Erkeğin ve Kadının Dini: Babalarımızın İnancı ve Annelerimizin İşi Üzerine Bir Çalışma” adlı eserde Gilman, erkek ve kadın yaşamlarını tarihsel süreci de göz önünde bulundurarak karşılaştırmış, erkeğin konumu üzerinden kadının durumunu ele almıştır. Eserde ilk erkeğin ve ilk kadının zihinsel açıdan gelişimlerini sağlayan koşullar değerlendirilirken, genelde dinin özelde Hıristiyanlığın insanların gelişimi üzerindeki etkisine yer verilmiştir. Endüstri Devrimi’nin etkisi ile tarım ekonomisinin yerini alan sanayi ekonomisi kadın ve erkeğin yaşamdan beklentilerini değiştirmiş, ev ile iş yaşamı arasında kesin çizgiler oluşmuştur. Endüstri Devrimi sonrasında da yoğun çalışma saatlerinin ardından eve gelen erkek kadını evin içinde görmeyi sürdürmek istemiştir. Bunu için XX. yüzyılda yeni kadın algısı oluşturulmuş ve bu kadın da evin içinde tutulmaya çalışılmıştır. Yükselen Milliyetçiliğin de etkisi ile yeni kadın vatan sevgisi ile evlat yetiştiren, dindar ve evine ailesine bağlı bir kadın olacak şekilde sınırlandırılmıştır.}, number={1}, publisher={Doğu Akdeniz Üniversitesi}