@article{article_1636659, title={Osteoporozda antirezorptif tedavilere güncel yaklaşım}, journal={Osmangazi Tıp Dergisi}, volume={47}, pages={655–665}, year={2025}, DOI={10.20515/otd.1636659}, author={Akalın, Aysen}, keywords={osteoporoz, antirezorptif, tedavi}, abstract={Antirezorptif ilaçlar kemik döngüsünü baskılayarak etkinlik gösteren ve zamanla kemik miktarında artışa neden olarak kırık riskini azaltan bir ilaç grubudur. Günümüzde osteoporoz tedavisinde kullanım endikasyonu bulunan başlıca antirezorptif ilaçlar bisfosfonatlar, denosumab ve selektif östrojen reseptör modülatörlerinden raloksifendir. Bisfosfonatlar osteoporozun tedavisinde ve kırık riskini azaltmada ilk basamak olarak kullanılır. Kemikte birikime uğrarlar ve kemik döngüsü üzerindeki etkileri ilacın kesilmesinden sonra yıllarca sürebilir. Kemik döngüsünün uzun süreli baskılanmasına bağlı bisfosfonat kullanan hastalarda görülebilen en önemli yan etkiler çene kemiği osteonekrozu ve atipik femur kırıklarıdır. Kırık riski düşük olan hastalarda bisfosfonatların aralıksız uzun süre kullanılmamaları ve tedaviye ara verilmesi ile bu sorunların önlenmesi mümkündür. Denosumab osteoklast fonksiyonlarını bozarak kemik döngüsünü inhibe eder. Kemik miktarını artırır ve kırık riskinde azalma sağlar. Denosumab ile ilgili çekincelerden birisi tedavinin kesilmesini takiben kemik üzerindeki etkilerin hızla azalması ve kemik kütlesinde kayıp ve kırık riskinde artış olmasıdır. Denosumab tedavisine ara verilmemesi veya tedavinin kesilmesini takiben bisfosfonatlar gibi farklı bir antirezorptif ile tedaviye devam edilmesi bu riski azaltabilir. Denosumab renal yetmezlikli hastalarda kullanılabilirse de hipokalsemiye yol açma riski yüksektir. Selektif östrojen reseptör blokerlerinden(SERM) sadece raloksifen günümüzde osteoporoz tedavisinde çok kısıtlı olarak kullanılmaktadır. Raloksifen vertebra ve kalçada kemik mineral yoğunluğunda artış sağlar ve vertebra kırık riskini azaltırsa da vertebra dışı kırıklar üzerine etkisi gösterilememiştir. Memede güçlü antiöstrojenik etki gösterdiğinden östrojen reseptörü(ER) pozitif hastalarda invaziv meme kanseri riskinde azalma sağlayabilir. Raloksifenin invaziv meme kanseri riski yüksek olan ve yanı sıra bisfosfonatları tolere edemeyen veya bu tedavilere uygun olmayan ve frajilite kırığı bulunmayan postmenopozal kadınlarda osteoporozun tedavisinde sınırlı bir kullanım endikasyonu vardır.}, number={4}, publisher={Eskişehir Osmangazi Üniversitesi}